Güvelerin Tanrısı
Yaz günü, fındıklıkla odunluk arası kuytu ve gölge, görülmez sınırda, büyüklerin gözünden uzakta ama sesine yakınız. Burası küçükler için serbestOkumaya devam edin
Yaz günü, fındıklıkla odunluk arası kuytu ve gölge, görülmez sınırda, büyüklerin gözünden uzakta ama sesine yakınız. Burası küçükler için serbestOkumaya devam edin
Kız kardeşim beş yaşında, ben ise yedi. Ben okula gidiyorum, o henüz başlamamış. Bir anneler günü sabahında hediye telaşındayız. PaketiOkumaya devam edin
Babaannem elini neye atsa onu bereketlendirir, iyileştirirdi. Turşusu mesela… Mahalle sınırlarını aşıp şehre, şehir sınırlarını aşıp şehirlerarası bir üne sahipOkumaya devam edin
Arka bahçede koca kara kazanlarda keşkek yapıyorlar. Başkasının elinden kolay kolay yemek yemem. Hem ne biçim yemek bu, mutfak varkenOkumaya devam edin
Haliç’e doğru inen yamru yumru bayırların ortasında bir evdeyiz; burası irili ufaklı bayırlardan oluşmuş, bitmek bilmeyen tek bir uzun bayırınOkumaya devam edin
Çok sıcak bir yaz, kardeşim ve ben teyzemlerin yeni yazlık evinde kalıyoruz, bir hafta gibi bir süre kalacağız. Ben sekiz,Okumaya devam edin
Saçlarım, annemin tabiriyle, ben elden avuçtan çıktıktan sonra, ilkokula başlayana kadar hep uzundu. Annem, belirli aralıklarla beni eteğine oturtur, ucundanOkumaya devam edin
Annemin esnaflarla arası hiç iyi olmadı. Ona göre esnaflık, müşterileri kandırmak, yalan söylemek ve kazıklamak demekti. Sattıkları malı beğenmez, söylenipOkumaya devam edin
Beş-altı yaşlarımdayım. Bahçesinde gül ağaçları, meyve ağaçları olan müstakil bir ev olarak hatırlıyorum teyzemin evini. İstanbul’da Türkistan mahallesi diye birOkumaya devam edin
Altı, yedi yaşlarındayım ve çok aşığım Şenol’a. Dayımların arkadaşı, minibüsçü Şenol. “Bizim Şenol.” “Piç Şenol.” Daha önce hiç böyle birOkumaya devam edin