Misafir Palası
Milenyum denilen şeyin alüminyum soba boyası yaldızından ibaret olduğunu sanıyordum. Aslında haksız da değilmişim düşününce. İnsanlar neon montları çekmiş, ceketOkumaya devam edin
Milenyum denilen şeyin alüminyum soba boyası yaldızından ibaret olduğunu sanıyordum. Aslında haksız da değilmişim düşününce. İnsanlar neon montları çekmiş, ceketOkumaya devam edin
1992 yazı. Yaz tatillerini Giresun’da, köyde geçiyoruz. Anneannemin köydeki evinde maaile birlikteyiz. Teyze ve dayı çocukları hep bir arada. BuOkumaya devam edin
1994’ün Temmuz’u. Öncesinde ailelerin sürece çok fazla müdahale etmesinden dolayı, annemin “Hayatımın en kötü günü.” dediği düğün günü, Beyoğlu EvlendirmeOkumaya devam edin
Ne zamandı, tam hatırlamıyorum. Pandemiden önce ve ben gençken olduğu kesin, herhalde üniversite yılları. O zamanlar geceleri Taksim’de eğlenmeye giderdik.Okumaya devam edin
İlkokul dördüncü sınıftayım. İstanbul’a geri taşınalı bir buçuk sene olmuş neredeyse. Artık annemin arkadaşıyla beraber, Kadıköy çarşıda bir fırının üstündeOkumaya devam edin
Bayan Wiesen her sokağa düşmeyecek bir yıldızdı benim için, kar beyazı saçları, kısa boyu, tonton kiloları ve şahane kahkahalarıyla mutlakaOkumaya devam edin
Doksanların sonu, mevsim ilkbahar, bir gün sonrasI 1 Mayıs. Herkeste bir telaş heyecan. Akşamdan program tamam. Sabah bütün kızlar bende toplandık.Okumaya devam edin
İlkokul üçüncü sınıftayken, babam bir arkadaşıyla (belki de birkaç) ortak olup bir dershane kurmaya karar veriyor. Evimizden birkaç sokak ötede,Okumaya devam edin
Yaş on yedi – on sekiz, üniversite sınavına hazırlık için dershaneye gidiyorum. Yaşadığımız ilçede dershane olmadığı için hafta içi bağlıOkumaya devam edin
Memelerim ilkokul birinci sınıfın yarıyıl tatilinde büyümeye başlamıştı. İlk hangi memem büyüdü hatırlamıyorum. Ama biri diğerinden daha önce büyümüştü veOkumaya devam edin