Güvelerin Tanrısı
Yaz günü, fındıklıkla odunluk arası kuytu ve gölge, görülmez sınırda, büyüklerin gözünden uzakta ama sesine yakınız. Burası küçükler için serbestOkumaya devam edin
Yaz günü, fındıklıkla odunluk arası kuytu ve gölge, görülmez sınırda, büyüklerin gözünden uzakta ama sesine yakınız. Burası küçükler için serbestOkumaya devam edin
Kız kardeşim beş yaşında, ben ise yedi. Ben okula gidiyorum, o henüz başlamamış. Bir anneler günü sabahında hediye telaşındayız. PaketiOkumaya devam edin
Okuldan paydos ettik, eve gitmek için nefes nefese kayalık mahallemize tırmanıyorum. Elimde içi kitap, defter dolu klasör, ensemde ter, tepemdeOkumaya devam edin
Ömür Abi’nin adını ilk defa, Almanya’dan getirdiği, bizim evdeki gri, hem kasetçalar hem radyoyla anılırken duymuştum. Babam mark verip siparişOkumaya devam edin
Lisedeyim, belime kadar saçlarım var. Bir gün saçlarımdan içime fenalık geldiğini fark ediyorum, sanki ben değilmişim gibi hissediyorum o saçlarOkumaya devam edin
Büyük abim askerdeyken zatürre olmuş. Kendisi arayıp haber veremediği için bu işi vekâleten bir arkadaşına vermiş. Arkadaşının telefonunu açan veOkumaya devam edin
On altı yaşındaydım regl olduğumda. Ablam evlenip, evden gitmeden önce beni köşeye çekip, ‘’Bak ben evden gidiyorum ama bir şeyOkumaya devam edin
Neden çitlerden atlıyoruz? Burası bizim değil mi yoksa? Kapısı olmaz mı tarlaların? Yaramazlık mı yapıyoruz? Çitleri hiç sevmiyorum, dikenleri cicilerimeOkumaya devam edin
Akşam yemeği için babamı bekliyorduk, gelmedi, sekiz oldu, dokuz oldu, buçuk oldu… Midelerimiz gurulduyor. Annem: “Babanızı bekleyelim.” diyor. Ben sobanınOkumaya devam edin
1950’lerin sonu, 60’ların başı. Anneannem on üç, ablası on dört yaşında. Aydın’da bir tütün mağazasında çalışıyorlar; birbirine yapışık olan tütünleriOkumaya devam edin