1980'ler Genel

Ablalar ve Memeler

Daha önce yazdığım beyaz dizi meselesinde ablalarla büyümenin zorluğundan bahsetmiştim. Sizden önce dünyaya gelip en sevdiğiniz anneniz, babanızla daha çok vakit geçirmişler ve bunu habire anlatıyorlar bir kere. En başta insan buna sinir oluyor.

“Hani Taksim’deki evde bisiklete biniyordum ya baba…” diye başlıyordu ablam mesela. Ben hemen atlıyordum “Hangi ev?” “Sen bilmezsin, yoktun daha.” gibi katı ve net bir cevapla ağzımın payını alıp oturuyordum mecbur.

Sonra ben onlu yaşlarıma geldiğimde evdeki iki ablamın da epeydir flört durumları vardı. Hadi bunun travmasını babamın altın kızı olduğumu söylemesi ve babaannemden aldığım renkli gözlerimi çok sevmesiyle atlatıyordum bir şekilde. Ya küçük ablamın Sophia Loren misali serpilen memeleriyle nasıl başa çıkacaktım?

Her yıl kampa gider, aylarca çadırda yaşardık. Beni duşa götürüp getirmekle genelde büyük ablam ilgilenirdi. Onu o kadar kıskanmıyordum zaten, sonuçta yarı anne gibi bir şeydi benim için. Ama o küçüğü yok muydu küçüğü! Her fırsatta beni alt etmenin bir yolunu bulurdu.

Yine bir gün banyo yapmışken büyük ablama havluyu aynı onların sardığı gibi sarmasını istedim. Memelerimin üstünden saracak, sarması bittiğinde bir ucunu da kıvırıp içeri sokacak, öyle salına salına yürüyeceğim. Sardı ablam da, heves etmişim bir kere. Daha ortak banyodan çıkmadan düştü havlu, ablam hemen kaptı havluyu yerden. Ben şaşkınlıkla bikinilerimle kalakaldım. “Niye durmuyor?” dedim. “Memelerin yok, ondan.” dedi. Resmen bu cümleyle tokatlanmıştım. Havluyu büyükler gibi sarabilmek için de mi memeleri bekleyecektim?

Sonra yaz bitti, eve geldik. Küçük ablamın evde olmadığı saatler onun sutyenlerini takıp dolaşıyorum. Yeter ki memelerim büyüsün onunki gibi olsun. Annem sabrımın sonuna geldiğimi anlamış olacak, önce ablalarıma kahkahalarla anlattığı bu durumu en azından benim gözümde daha resmî bir hâle getirmek istedi. Ablalarıma yaptığı gibi memelerime bardak kapatılacaktı. Kibar olsun diye küçük bir nescafe fincanı mesela, ya da küçük bir kâse…

Ben hele şükür ailede konunun olmayan memelerime gelmesi sebebiyle o kadar mutluydum ki! Ablalarımın da evde olduğu bir gün bu işi halledecekti annem. “Ben kâse istiyorum…” dedim “Ama en büyük boy.” Annem şaşırdı kaldı. “Olmaz kızım ne yapacaksın en büyük boyu?” diyor. Benim amacım belli, küçük ablamı geçmek. Annem ona fincan kapamış böyle olmuş, öyleyse ben büyük bir kâseyle daha da büyük memeleri kapacaktım bu şekilde. Plan net.

O gün geldi çattı. Ben sırt üstü yatıp hemen soyundum. Annem çocuk memelerime koca bir kâse kapadı kahkahalar atarak. Ben sevinçten bayılmak üzereyim. Dünyanın en ciddi işi sonuçta, çıt çıkarmıyorum. Ablalarım küçücük odamızda gülmekten ayakta duramıyorlar. Annem gözündeki yaşları silerek iki sefer bastırdığı kâseyi alıp çıktı odadan.

Küçük ablam bana laf sokacaksa yalnızken yapar, biliyordum. O güne dek sutyenlerini taktığımı kesin fark etti, ama bana bir şey demedi. Verecek cevap bulamazdım zaten hiç. Büyük ablam da gitti. Baş başa kaldık. “Sen istediğin kadar uğraş, bak bakalım benimki kadar olacak mı? Ha hayyt” diyerek Türk filmi çıkışı yaptı odadan.

Yine haklı çıktı. Olmadı.


Görsel uyarlama: Şehlanur Saga

Creative Commons Lisansı

Bu eser Creative Commons Alıntı-GayriTicari-Türetilemez 4.0 Uluslararası Lisansı ile lisanslanmıştır.

Ablalar ve Memeler&rdquo için 1 yorum

Bir Cevap Yazın

%d blogcu bunu beğendi: