1980'ler 1990'lar 2000+

Bir Şenlik Atölyesi

Şenlik Atölyelerinin onuncusunda, katılımcılara “Evden ayrılış ya da kaçış deyince aklınıza gelen ilk anıyı yazar mısınız?” dedik; harıl harıl ve hep beraber yazdık.

“Benim anım yok ki? Acaba hangisini yazsam?”  demeden kolektif bir huşu ile on beş dakikada yazılar üretildi. Aşağıda, yazılan yazıların herhangi bir düzeltmesi yapılmaksızın sadece üç-dört satırı yer alıyor, yazarları anonim tuttuk.

Yakında yapacağımız yaratıcı yazarlık atölyelerine katılmak isteyenleri bekleriz.

1.

Evden bir an önce gitmeliyim diye düşünüyorum. Birkaç saat değil, birkaç gün değil. Yakınlarda bir yere de değil. Olabildiğince uzağa, olabildiğince uzun süre. Okulda Erasmus başvurularını görüyorum. Gidilebilecek ülkelerden biri İspanya. Bahar dönemi İspanya çok daha güzel olur. Ama o kadar bekleyemem, hemen gitmeliyim…

2.

Aslında evden kaçmaya niyetimiz yoktu, sadece onları beklemekten çok yorulmuştuk. Bir bayram günü üstümüzde yeni elbiselerimizle, sokakta annem ve babamın aşağı inmesini bekliyorduk, dedeme gidecektik, mezarlığa, çocukların pek de gitmek istemedigi bir yer, ama onlar bir türlü gelmiyorlardı.  Raife’yi gördük o ara bayramlıklarıyla, “Aşağıdaki camiinin önünde çok kötü bi şey vaaarrr.” dedi…

3.

Üçüncü ayın sonunda ortadaki bir “hiçbir şey” yüzünden telefonda bana İstanbul’dan  bağırıyor: “Pılını pırtını topla, 24 saat içinde evi boşalt!” Tabii ki benim evimi kapattığımı, yeni şehirde çok çevrem olmadığını biliyor ve yedi kedim ve yaşlı köpeğimle hızlı hareket edemeyeceğime güveniyor… Kaçtım. Söylediğinden daha erken bir saatte pılımı pırtımı toplayıp bir arkadaşıma sığınmıştım bile…

4.

Bir yandan da gözlerinden yaşlar akıyor. “Sizin için daha çok üzgünüm, benim belki önümde bir on yıl var yok, ama siz…” diyor. Ben de gözyaşlarımı kontrolde tutarak ona “İkimiz de o güzel günleri görmeyi hak ediyoruz, ikimizin de ömrü o güzel günlere tanık olsun.” diyorum ve sonra iniyorum. O gün, bana evimden ama kendi evimi de içine alan evimden; ülkemden gitmeyi bir kez daha düşündürüyor ve tahayyül ettiriyor. Sahiden burada hiç mi yer kalmadı bize?…

5.

Lakin evden gitmeyi o kadar istiyordum ki, o kadar çok hayal kurmuştum ki, ne yapıp edip yatılı okumanın yollarını araştırmaya koyuldum. Kendi okulumda liseye devam ederken yatılı kalabileceğim bir yurt bulduk bir arkadaşımla. İkimiz öyle hayaller kurup onlardan mutlu olduk ki, o hayallerle ailelerimizi de ikna ettik. Gittik, yerleştik. İlk gün pazardı ve yurt sakindi bize çok candan davrandılar, sevinçliydik; küçük kardeş zırıltısı yok, anne baba bağırış çığırışı yok, babaanne dırdırı yok…

6.

İstanbul’dan İzmir’e gitmek bende her zaman “eve dönüş” hissi yaratmıştır. Sanki bir kargaşadan, kavgadan, huzursuzluktan uzaklaşıp bir annenin şefkatli kollarına doğru yola çıkmak gibiydi. Yine böyle hissettiğim, biraz eve dönüşün de heyecanını duyduğum bir gün uçağa bindim. Hava biraz rüzgârlı ve yağmurlu. Koltuğuma doğru ilerledim, üçlü koltukların ortasında oturuyorum. İki yanımda iki kadın var…

7.

Sabah erkendi. Herkes uyuyordu. Kapıyı açıp çıkmak kolay olacaktı. Bir çantaya en gereklileri koyup kapıyı açacak ve uçacaktım. Evet bunu bugün, bu anda yapmalıydım. Odama geri döndüm. Gözüm ona takıldı. Doğduğundan beri oradaydım. Daha çok küçüktü. Büyürken bana ihtiyacı olacaktı. Şu kapıdan hiçbir haber vermeden çıkıp gitsem onun nasıl hayal kırıklığı yaşayacağını canlandırdım gözümde. Kapıdan uçup gitme fikri ağırlaştı…

8.

Evimiz şehrin merkezine uzak olduğu için yolda çok fazla vakit kaybediyordum# bu nedenle okuluma yakın bir yerde ayrı eve çıktım. Yeni evime taşınana kadar heyecanla yeni hayatımın başlamasını bekledim, türlü hayaller kurdum. Ayrı evi bu kadar isteme sebebim baskıcı bir aileye sahip olmam değildi. Aksine ailem gayet geçinilebilir ve anlayışlı insanlardır; fakat ben artık kanatlanıp uçmak istiyordum…

9.

Beyoğlundayız, yaşımız 15 gibi. Bir gece yarısı Beyoğlu’nda olabilme ihtimali yokmuş ikimizin de kafasında. Büyüklerle bir yere gidilmiş, geç kalınmış, saat geç olmuş. Gece yarısı Beyoğlu’nu görüyoruz, büyülenmiş gibiyiz. Vay canına! Bu oldu hayatımızda, asla olmaz sanıyorduk. Acaba ilk ve son kez mi oluyor, baktığımız her şeye yeniden yeniden mi dönüp bakmalıyız, ya gece yarısı bir daha asla dışarıda olamazsak? Bu ihtimal var mı?…


Creative Commons Lisansı

Bu eser Creative Commons Alıntı-GayriTicari-Türetilemez 4.0 Uluslararası Lisansı ile lisanslanmıştır.

Bir Şenlik Atölyesi&rdquo için 1 yorum

Bir Cevap Yazın

%d blogcu bunu beğendi: