Almanya’nın küçük bir şehrinde pastane, kafe, ekmek satan dükkânlarda uzun yıllar çalıştım, anlatacağım bu son işyerinde ise çalışmaya başlayalı henüz iki ay olmamıştı.
Pasta yapmaktaki hünerini, ilerlemiş yaşına rağmen yeni açtığı küçük kafede göstermek için iş hayatına atılan patronum, hafif aksayan ayağıyla ben de burdayım dercesine işine dört elle sarılan bir kadındı. Pastacılıkta eski, patronlukta yeniydi. Ben ise garsonlukta eski ama o dükkânda henüz acemiydim.
Patron bir gün müşteriye servis yaparken kafenin ortasında ayağı sandalyeye takılarak sert bir şekilde yere düştü, gerçi ben o an yanında değildim ama mutfaktan o düşüşün sesi duyuldu. Elimdekileri hemen bırakıp ön tarafa koştum. Sağa, sola savrulan fincanlar, tabaklar, kaşıklar ve kalabalığın içinde, kanayan ağzını tutarak iyiyim bakışıyla oturduğu yerde, düşüşün sarsıntısından kurtulmaya çalışıyordu.
Sakince kolundan tutup kaldırmaya çalışırken bir müşteri de yardıma geldi. Fakat ağzı bayağı kanıyordu, durum kötü görünüyordu, ayağa kalkamayacağını düşündüm. O ise üzüntü ve mahcubiyet içinde “Ben hallederim.” diyerek kibarca yardımı reddedip zar zor kendi başına ayağa kalktı. Tam doğrulamıyor ve topallıyordu. Yavaş yavaş sandalyelere tutunarak bir eli ağzında yürümeye çalıştı, ben de onun yanı sıra yürüyerek lavaboya kadar eşlik ettim. Kan dolan ağzını, yüzünü yıkadı, temizledi. Yardım için yaptığım hamleleri reddediyor, bir şey olmamış gibi kendi başına yürümeye çalışıyordu. İlk defa benden yaşça büyük birine sesimi yükselterek “Sen de, ben de kadınız ve kadınlar birbirine yardım eder, inat etme bu kadar, bırak yardım edeyim.” diyip koluna girdim. Sandalyeye oturmasını sağladım, sonra koşup bir bardak soğuk su getirdim içsin diye. İlk yardımı aramak istedim ama hayır diyip reddetti. İyiyim diyerek beni ikna etmeye çalışıyordu, ne dediysem olmadı.
Bir müşteri o gün doksanıncı yaş gününü, ailesiyle, arkadaşlarıyla birlikte kutlamak için yer ayırtmıştı ve doğum günü pastası henüz bitmemişti. O pastayı hazır etmeden hiçbir yere gitmemeye kararlıydı. Doğum günü çocuğunu hayal kırıklığına uğratmak istemiyordu(!)
İlk anda şiddetli olan ağzındaki kanama dinmişti ama durum pek iyi görünmüyordu. Ben de o arada müşteriler huzursuz olmasın diye bir koşu ön tarafa gidip patronun iyi olduğunu ve mutfakta çalışmaya devam ettiğini söyledim. Bütün acemiliğimle bir yandan kafe ile mutfak arasında mekik dokurken bir yandan onun dirayetine şaşıyordum. Çok kuvvetli biriydi: O pasta bitecek ve ben tembihlediği gibi kimseyi aramayacaktım!
Öyleyse ben de onun bu gücüne ve kararına bir yerden destek olmalıyım. En azından ağzının ve yüzünün şişmesini önlemek lazım. Buz! Evet sürekli buz yemesini sağlamalıyım!
O sırada mesai saati gelen bir başka pasta ustası H. Teyze arka kapıdan içeriye girdi. Gelir gelmez durumu görüp anladı. Hem patronla ilgilenip hem bana yardım etmeye başladı. Müşteriler, siparişler, gelen, giden, hesaplar, kadın, buz, doğum günü pastası… Hepsi sonbahar mevsiminde dalından düşen sararmış yapraklar gibi kafamda uçuşuyordu. Patronun başına gelen kaza, acısına rağmen mutfakta pasta yapmaya çalışması ve bizim onun kararına uyup işini kolaylaştırmak için dönüp durmamız…
Sonunda misafirler gelmeden ağrı, sızı içinde yaş pastayı hazırladı, bitirdi. Masa, dekorasyon vs. tamamlandı kısa süre içinde. Doksanıncı yaş gününü kutlayacak teyze de ailesiyle birlikte geldi ve mutlu, güzel bir şekilde doğum gününü kutlayıp memnun kalarak ayrıldı mekândan.
Görev tamamlanmıştı. Patronun kocası onu almaya geldi ve eve götürdü. Benim de mesaim bitmişti ve günün gerilimini atmak için artık ağlayabilirdim. Kafam allak bullaktı, yeni tanıdığım bu kadın patronumdu ama eskisine hiç benzemiyordu, bana her zaman iyi niyetli ve adil davranmasının yanında o gün işine olan saygısı ve sorumluluk bilincine hayran kalmıştım.
Bazen sağa sola çarpıyorum, ellerimi, parmaklarımı bilmeden yaralıyorum ama yaralı parmaklarıma bakıp o günü hatırlıyorum hemen. Onu soracak olursanız dişlerini yaptırmak için küçük bir ameliyat geçirecek, doktor buzla yapılan müdahalenin işi kolaylaştırdığını söylemiş, iki hafta kol değnekleriyle yürüyecek belki ama o pastalar pişmeye devam edecek.
Hayat bazen bataklığın içinde hayatta kalma çabasıdır.
Bu eser Creative Commons Alıntı-GayriTicari-Türetilemez 4.0 Uluslararası Lisansı ile lisanslanmıştır.
“Pasta&rdquo için 1 yorum