Kenara köşeye not almışım da hatırlıyorum ayrıntıları, neyse ki. Unutulsaydı çok üzülürdüm. Annem altı sene önce bugünlerde vatsap kullanmayı öğreniyor. Sene-i devriyesini kutlasak yeridir. Neden mi?
Müthiş yeteneği var teknolojik aletlere karşı, yıllar evvel bilgisayarın ne olduğunu, ana hafızayı, harici hafızaları, klavyeyi, mouse’u öğretirken şahit olmuştum. Hiç bilmeyen birine bir konuyu anlatmanın zorlukları var, kendimce o zorluklar hesap edip başladım anlatmaya. Beşinci dakikada annem bilgisayar kullanıyordu, ertesi gün sevdiği bir oyunu indirmişti İnternet’ten, haftasına virüs koruma programını güncelledi, sonra da bilgisayara el koydu.
Vatsapı öğreten ben değilim, kardeşimdi. Onun da annemin öğrenme sürecine tanıklığı benzer. Bunu yazarken üşenmedim aradım onu, şunları dedi:
-Ya burada kutucuk var, buraya yaz, şuraya bas.. dedim, sonrasında kendi fotoğrafını çekiyordu, arkadaşlarına yollayacaktı… Bu ikisi arasında çok kısa süre var yani.
Korkusu yok annemin, öğrenmek söz konusu olduğunda çünkü, sadece merakı motive ediyor onu, merakının önüne geçmiyor korkuları. Korkuları varsa da sinip bir kenara saklanıyorlardır ondaki o güçlü merak duygusundan ürkerek!
Yaptığı ilk vatsap mesajlaşmasında birkaç yazılı mesaj gönderdi annem, sonra kalpler, emojiler geldi… Fakat bizim sorduğumuz sorulara yanıtlar vermiyordu önceleri.
“Feride Teyze seni arıyordu, buldu mu?” diye soruyorduk, örneğin; karşılığında gözlerinden kalpler çıkan emoji alıyorduk.
Sesli mesajın daha kolay olduğunu kavradı kısa sürede emojilerin ardından. “Yazarken gözlerim yoruluyor.” dedi. Arada fotoğrafını çekti evinin salonunun, etraf dağınıkmış onu gösteriyordu. Birden fark etti telefonunun şarjı azalmış, bunu sesli mesajla iletti:
-Telefonumun pili bitiyor, bu kötü bir şey!
Biraz zaman geçti, bir sesli mesaj daha yolladı:
-Ee bu sonsuza dek gider böyle, ne zaman duracağız?
Her yazılana yanıt vermek ihtiyacı duyuyordu, sonsuzluğa gidecekti mesajlar, bunu düşünmekte haklıydı.
Neler dedik hatırlamıyorum, ama üst üste konuşuyoruz, biraz sesler karışıyordu birbirine o akşam. Alındı: “Dalga geçmeyin lütfen.” dedi. “Hayır, hayır dalga geçmiyoruz, çok eğleniyoruz.” dedik, “Bende ne cevherler vardı, gösteremedim kendimi hayatta.” dedi. Son bir sesli mesaj geldi: “Telefonumun şarjı yüzde yirminin altına inince çok huzursuz oluyorum, hepinizi öpüyorum, iyi geceleeeeeer!”
Torunu vatsapta, “Anneanne nasılsın?” diye sordu ertesi gün, “YAHŞİYEM SEN?” diye yanıtladı. Hayatında bir defa vermemiş bu cevabı kimseye! Herkes tarafından soğukluğuyla, mesafeliliğiyle bilinen bir kadın bu. Yazılı dilde bilmediğimiz yanlarını gördük annemin. Vatsap karakter değişimine neden oldu, ya da gizli saklı yanları çıktı mizacının ortaya. Annemin çocukları, yeğenleri, torunları şaşkın, şaşkınız, neler olduğuna bakıyoruz.
Sonra kayboldu vatsaptan, yazdık, yazdık vermedi cevap. Telefon ettik, neden yoksun vatsapta, “Alay ettiniz benimle.” dedi. Bir hafta alay etmediğimizi anlattık. Ne kadar sevimli göründüğünü söyledik. Birimiz: “Anne hiç tanıyamadık, çok sevimliydin.” demez mi? Daha da alındı, hepten küstü.
Sonra unuttu bunları, alıştı telefonundaki her uygulamaya. Bizim gibi her an değil, akşam saatlerinde gelip bütün gün yazılanları toplu şekilde okuyor, rasgele konuşulanlara yanıtlarını veriyor, gidiyor. Öyle sağlıklı ki telefonla ilişkisi, telefon çalınca açılan bir alet, yazışmalar akşamları okunur, gezmeyi sevdiği sitelere uykudan önce bakılır. Kimsenin, hiçbir şeyin elinde oyuncak olmadı hayatı boyunca. Yaşı 74 şimdi. Yazmak istemezse canı, duygularını anlatan gifler buluyor. Sonra yan yana geldiğimizde “Gif yolladım geçen, beğendin mi?” diye soruyor bana. Herkes, heryerden sürekli bir şeyler yolluyor da telefona, ben sadece anneminkileri hatırlıyorum artık ve bir yandan merak ediyorum bilmediğim başka ne cevherleri var annemin?
Bu eser Creative Commons Alıntı-GayriTicari-Türetilemez 4.0 Uluslararası Lisansı ile lisanslanmıştır.
“Annem ve Vatsap&rdquo için 1 yorum