Sabah erkenden kalkıyorum. Babam beni okula götürüyor bir hafta sonu. Zaten hep babam ilgileniyor okul işlerimle: veli toplantısı, ders çalıştırma… O sabah babam anneme kızgın, bana da surat asıyor. Sanırım beni okula götürmek istemiyor. Adamın zaten bir hafta sonu var. Oysa annem hep hasta. Babam yufka yüreklidir. Bir de hiç bağırdığını duymadım, her şeyi kabul eder. “Baba…” diyorum “Kasketini niye takmadın?” Biraz yumuşuyor sanki. Gülümseyerek “Ne o, kelimden mi utanıyorsun?” diyor.
Hay Allah! Nasıl da anladı?
Evet babamın kel olmasından utanıyorum. Şimdi öğretmenlerim, arkadaşlarım herkes görecek. Çok üstelemiyorum, susuyorum hemen. Oysa babam çok güzel bence. Gençlik fotoğraflarında mavi gözlü dalgalı saçlı; eski siyah beyaz Hollywood filmlerinin oyuncularını andırıyor. Gençlik haliyle yanımda yürüse keşke babam…
O gün okulda görevim var. Çok önemsediğim bir görev, sınıfımı temsil edeceğim: 27 Mayıs’ı kutlamak için seçilmiş bir şiir okuyacağım. 70’li yıllarda çocuk olanlar bilir, 27 Mayıs diye bir gün kutlanırdı. 27 Mayıs 1960’ta ordu darbe yapıyor, o dönemde darbe kelimesi yok, büyükler bunu “ihtilal” diye anıyor.
Öğretmenimiz Zeliha Hanım anma için bir şiir seçmemizi istiyor öncesinde, ben de rasgele babamın kütüphanesinden bulduğum eski püskü, muhtemelen onun çocukluğundan kalma çocuk şiirleri kitabından beğendiğim bir şiiri seçip sınıfta okuyorum. Öğretmen, hiç ummadığım bir şekilde, bunu beğenip müsamerede okumamı istiyor benden. Sadece şiirler okunmayacak o gün, okulun korosu ve folklor grubu da gösteride yer alacak.
Babam beni sahne arkasına bırakıyor kendisi dinleyiciler arasında oturmaya gidiyor. Göremiyorum onu, salon tıklım tıklım. Sahneye yaklaşmış, sıramı bekliyorum. Giysilerini ve tarzını pek bir beğendiğim, hep yanına yaklaşmak istediğim müdür yardımcısı öğretmen hanım soruyor:
– Şiirin nerede?
Anlamıyorum.
– Nasıl öğretmenim?
– Kâğıttan okumayacak mısın?
Bakıyorum herkesin elinde şiirlerinin yazılı olduğu bir kâğıt. Benimse canım çıkmış iki hafta gece gündüz bu şiire çalışmışım deliler gibi.
Şaşkınım ama inanılmaz sakinim.
Hiç korkmuyorum, heyecanlanmıyorum.
Sahneye çıkıyorum, teklemiyorum, süper okudum bence.
Babama soruyorum dönüş yolunda nasıldı, diye. “Sesin duyulmadı ki.” diyor.
Mikrofondan uzakta durmuşum.
Editörün notu: “27 Mayıs Hürriyet ve Anayasa Bayramı” 1963’te kutlanmaya başlandı, 12 Eylül 1980 ile yönetime el koyan başka bir askeri yönetim tarafından kaldırıldı.
Görüntü ise 1971’de bastırılan kutlama zarflarından birinden bir ayrıntı.
Bu eser Creative Commons Alıntı-GayriTicari-Türetilemez 4.0 Uluslararası Lisansı ile lisanslanmıştır.
Olağanüstü güzel ve çok tatlı! 🙂 💐 ❤️