1980'ler

Ay Işığı

Çok sıcak bir yaz, kardeşim ve ben teyzemlerin yeni yazlık evinde kalıyoruz, bir hafta gibi bir süre kalacağız. Ben sekiz, dokuz yaşındayım, kardeşim altı, yedi. Teyzemin, on dört ve on yedi yaşlarında iki çocuğu var.

Kardeşim ve ben teyzemlerle, kuzenlerimizle zaman geçirdiğimiz ve birlikte denize girebildiğimiz için sevinçliyiz, ama bir yandan da aradan henüz iki gün geçmiş olmasına rağmen annemizle babamızı çok özlemişiz. Bir öğlen uzaktaki markete ekmek almaya gittiğimizde birbirimize bunu söylüyoruz, kardeşim minik eliyle elimi sıkıyor, yanağına öpücük konduruyorum.

Cırcır böceklerinin sesi hiç durmuyor, etraf sapsarı, güneş tepemizde.

Teyzemlerin evi ve civardaki tüm evler henüz çok yeni yapılmış. O yüzden market uzak. Evlerin etrafında hiçbir şey yok. Henüz sokak lambaları bile çalışmıyor. Sitede içlerine yerleşilmiş olan bir, iki ev var sadece.

O günün akşamı teyzem ve eniştem sitedeki bu diğer komşuya gitmeye karar veriyorlar. Komşu bir beş, on dakika yürüme mesafesinde. Güneş tam batmak üzereyken gidiyorlar. Biz dört çocuk evin verandasında kâğıt oynuyoruz, kahkahalarımız güzel akşamın serinliğinde yayılıyor.

Bir süre sonra hava iyice kararıyor, ay ışığı var ama bir karanlık, bir tedirginlik sarıyor etrafı. Biz sustuğumuzda sadece gecenin sesi var. Teyzemler sohbete dalmış olmalı, diye düşünüyoruz. “İçeride mi otursak?” diyoruz, ama büyük kuzenim “Dışarda olmak daha iyi, geleni görürüz.” diyor.

Az sonra tedirginliğimiz artıyor.

Küçük kuzenim, içeri girip evdeki tüfeği alıp çıkıyor dışarı. İçinde mermi yok biliyoruz, teyzemler asla öyle bir silahı evde bırakmaz, ama yine de tüfek, tedirginliğimi arttırıyor; korkuyorum hatta. Büyük kuzenim “Gerek yok ona ya, bırak!” diyor, ama diğer kuzenim “Olsun gelen korkar.” diyor. Belki erkek olduğu için hepimizi koruması gerektiğini düşünüyor. Kardeşimin ağlamaklı olduğunu fark ediyorum. “Ben gidip teyzemleri çağırayım.” diyorum. Kuzenlerim şaşırıyorlar. Hatta fark ediyorum ki yapabileceğime inanmıyorlar bile.

Henüz sekiz yaşındayım ama ince sesim ve bedenimle, çıt kırıldım, narin, şirin bir kız çocuğu olarak tanınmışım, bunlar nasıl benim değişmez özelliklerim olmuş -daha doğrusu, diğerlerince öyle tanımlanmış!- bilmiyorum, ama çok uzun süre kalacaklar; hatta hatırlıyorum, sonra büyürken birçok cesaret (hatta fazlaca cesaret) göstereceğim; sadece bu yapışmış sıfatların beni tamamen tanımlamasına izin vermemek için.

Kuzenlerimin şaşkın bakışları arasında sandalyemden kalkıyorum, “Hemen geri gelirim diyorum.” Gecenin içine dalıyorum. Az sonra verandanın ışığı uzakta kalıyor. Ay yolumu aydınlatıyor. Tedirginlik yerini arada heyecana, arada garip bir hoş hisse bırakıyor. Beş altı dakika sonra komşunun ışığını görüyorum. Yürürken otlar ses çıkarıyor, komşudan bir fener hemen üzerime geliyor. Teyzem gülümseyerek “Aaa Özlem!” diyor; komşular ve eniştem “Nasıl geldin buraya kadar? Bravo!” diyorlar. Tam vedalaşıyorlarmış zaten, yanıma geliyorlar, birlikte eve doğru yürüyoruz.


Creative Commons Lisansı

Bu eser Creative Commons Alıntı-GayriTicari-Türetilemez 4.0 Uluslararası Lisansı ile lisanslanmıştır.

Ay Işığı&rdquo için 1 yorum

Bir Cevap Yazın

Şenlik sitesinden daha fazla şey keşfedin

Okumaya devam etmek ve tüm arşive erişim kazanmak için hemen abone olun.

Okumaya devam et