1990'lar

Kıyafetlerime Takmış

Lisedeyim. Okul sonralarımı, Atlas Pasajındaki çizgi roman ve plâkçılarda geçirmeye özen gösteriyorum. Pasajda ikinci el giysiler satan bir dükkân var, sahibi benim gibi giyiniyor. Tüm giysilerimizi oradan alıyoruz kardeşim ve ben. Genelde üstüme gömlek altıma da tuhaf kadife ya da lacivert kot pantolonlar giyip paçasını kıvırıyorum. Kafamda tuhaf peluş bir şapka, ceket olarak da kamyon şoförüymüşüm gibi kahverengi bir ceket giyiyorum. Babamın. Sırtı ve kolları ince örgü, önü nubuğumsu bir malzeme ve bir sürü cebi var, evde giyilmeden duruyor kendimi bildim bileli, aralarda babama da gidiyorum, oradan getirdim. Ayrıca annemin ben doğmadan önce boyamış olduğu batiklerden kalmış, ince şile bezi, kısa kollu gömleğimsi şey ve bir zamanlar mor olan fakat şu anda beyaza yakın, üstünde yıkanmaktan mini mini delikler olmuş bi t-shirt’üm de var dolabımda. En sevdiğim gömleğim, karpuz kollu, et rengi, üstünde devasa manolyalar ve ne olduğunu bilmediğim başka bir bitkinin yaprakları olan bir gömlek. Bir de tee annem lisedeyken alınmış, koyu yeşil, keçe gibi bir çoban palto var dolabımda, biraz cepleri söküldü ama dikilince giyilemeyecek birşey değil.

Anneannem kıyafetlerime takmış durumda, onları eski püskü ve çirkin buluyor. Hatta birkaç gömleğimi de yaşlı kadın gömleği diye nitelendiriyor. Dediğine göre, o kadar çirkinlermiş ki gömleklerim, o bile giymezmiş.

Bir gün pasaja uğramadan eve geliyorum, viyola çalışmam lazım, yeni dört etüdüm var ve çok heyecanlıyım. Kapıdan girerken, paspasın üstüne giydirilmiş bir t-shirt fark ediyorum, gözüm bir yerden ısırıyor, ama ihtimal vermediğim için içeri girip ayakkabılarımı çıkarıyorum. Anneannem ve bir arkadaşımı salonda sohbet ederken buluyorum, beni görünce fısıldamaya dönüyor sohbetleri, bir tuhaflık olduğunun anlayıp, odama koşup dolabı açıyorum hemen.

GİTMİŞ!

Manolyalı gömleğim gitmiş, mor t-shirt paspasa giydirilmiş, peluş şapkam, cebi sökük olduğu için giyilemeyeceği iddia edilen ama benim cebi yerine dikip dikip giymeye devam ettiğim paltom, şoför ceketim, annemin kocasından arakladığım tek dizinin kadifesi kalmamış gri pantolon, yırtığı ya da söküğü olduğu için giyilmez dedikleri her şey, her şeyim, dev bir torbaya doldurulmuş…

HEPSİ GİTMİŞ!

Zaten kırmızı beremi de okuldaki kızlardan birisi araklamıştı. Geriye sevdiğim neredeyse hiçbir şeyim kalmamış. Ama tüm tanıdıkların sinir olduğu bir ayakkabım var mesela, mat-gri, parlak-gri çizgileri var ve çizgilerin ortasından cart kırmızı başka çizgiler geçiyor, gerçekten çok çirkinler. Yine de, sadece yeni oldukları için torbayı boylamamışlar.

Salona geri dönüp hafif yaşlı gözlerle anneanneme bakıyorum, kendimi sıkarak burnumdan “Puff!”yapıyorum, arkadaşıma da “Seni bu adiliğin için affetmeyeceğime inanabilirsin, işbirlikçi!” bakışları atıp odama dönüyorum, elden ne gelir? Hem zaten viyola çalışmam lazım ve yeni etüdler her şeye rağmen çok ama çok güzel.

Ertesi gün, tabii ki, arkadaşımla barışıyorum ve yine harçlıkları kenara koymaya başlıyorum, zaten okuldan bir kıza âşık olduğum için, yemekten içmekten kesilmiş vaziyetteyim, pek zorlanmıyorum. Sırayla, birer birer benzerlerini alıyorum giysilerimin. Belki artık et rengi değil karpuz kollu gömleğim ve istediğim gibi bir paltoyu 23 sene geçmiş olmasına rağmen hâlâ bulamadığımdan paltosuz geziyorum ama, giyslerim hâlâ benim istediğim gibi.


Görsel yazarın kendi çizimidir.

Creative Commons Lisansı

Bu eser Creative Commons Alıntı-GayriTicari-Türetilemez 4.0 Uluslararası Lisansı ile lisanslanmıştır.

Kıyafetlerime Takmış&rdquo için 1 yorum

Bir Cevap Yazın

%d