2000+

Fuzûli, Leyla Erbil ve Yeni Çocuk

Kulaklarımın arkasından çıkan iki tutam kırmızı bukleyi hevesle düzeltiyorum. Yeni boyattım, özene bezene. Kulak arkasından iki parça. “Büyülü kızıl” mı, neydi kızılın adı? Dur biraz saklayayım şunları da, törende sıkıntı olmasın. Gömleğimin içine yine renkli askılı giymişim, kesin törende çevirirler ha beni. İyisi mi 8:10 metrosuna bineyim ben. Derse biraz geç kalırım ama töreni kesin kaçırırım.

-Hocam çok özür dilerim, girebilir miyim?

-Git geç kâğıdı al bakalım önce.

Aha da! Yağmurdan kaçarken doluya tutulmak diye buna derler. Müdür yardımcısının odasına mı gideceğim şimdi canım, hem de bu kılıkla? Dur biraz acındırayım kendimi.

-Hocam vallahi bir daha olma… ık bık…

-İyi iyi, hadi geç bakalım.

Duvar kenarı üçüncü sıra. Yaslıyorum sırtımı duvara. Önümde edebiyat kitabı açık. Divan edebiyatı: Fuzûli ve candan usandıran, cefâdan usanmayan yârları. Bak bayıldı içim şimdiden. Sıranın altında açıversem ya kendi kitabımı… Duvar kenarı burası zaten, çıkar kız n’olacak diyor içimden bir ses. Tahtada Fuzûli, benim eteğimin üstünde Leyla Erbil. Kaptırıyorum kendimi. Jale İhsan’ı terk etti. Zeki Jale’ye âşık, Reha da, Ahmet de. Jale’ye mektuplar geliyor sürekli, aşk mektupları. Ben hep Sacide’nin yazdıklarının peşindeyim: “Bizim dostluğumuzun derin ussal bir anlamı var.” diyor Sacide Jale’ye. “Bunu öyle zırtlar, püsürler, hırtlar hiç bozamaz.” diyor. “Seni seviyorum canım dostum, ulan okuyan da aşk bilmemnesi zanneder aman ne umurum!” diyor.

Ay bir gölge geliyor bana doğru.

– … değil mi?…

-Evet hocam.

Cemre kitabı sakla. Kitabı acil sakla! Hemen sakla! Karnım ağrıyormuş pozisyonunda dizlerime doğru eğiliyorum, sırayla bütünleşip hemhal oluyorum ki eteğimin üstündeki kitap gözükmesin. Yok yok vallahi bir şey, sadece ders kitabı açık burda. Ön sıradakinin ders kitabına bir göz atıp doğru sayfada mıyım, diye hızlıca kontrol ediyorum.

-Sana dememiştim ama Cemre’ciğim.

“Ay neye evet dedim acaba ben?” diye telaş içinde düşünürken sözün orta sıranın en arkasındaki çocukta olduğunu anlıyorum. Kısa ve aklı başında bir cevap veriyor. Kimsin sen ya? Allallah, böyle biri mi vardı sınıfta? Derken haftalar öncesinden kulaktan kulağa yayılan fısıltılarla birleştiriyorum bu yeni yüzü. Ah diyorum fen lisesinden geçecek olan çocuk mu bu? TM’ye geçecekmiş de hani ondan okul değiştirmek…

Amaan diyorum, bana ne? Jale Sacide’ye ne yazdı? Jale’nin mektupları hâlâ yok kitapta. Ne zaman yazacak Jale? Ne zaman Jale’nin sesini duyacağız? Meraktan şöyle bir kurcalayıveriyorum kitabın ilerleyen kısımlarını. Kitabın sonu Jale’nin mektubuyla bitiyor. Demek ki okuyacağım Jale’yi de! Rahatlıyorum. Şimdi Sacide-Selim aşkı ne oldu bakalım. Hocam az ötede anlatıverin de döneyim şu hikâyeye. Aklım fikrim aşkta benim de, ama Fuzûli’ninki gibi değil. Orda kadının ne adı var ne sureti, sanki bütün Divan şairleri aynı kadını yazmış gibi geliyor. Çalakalem çizilmiş bir figür gibi, kanı canı yok bu kadının. Arzusu, hissi yok. Bilmiyoruz. “Sevildiğini” biliyoruz sade, kadının tek özelliği sevilmekmişçesine ona yöneltilen koca koca arzuların şiirlerini okuyoruz: Beni candan usandırdı cefâdan yâr usanmaz mı / Felekler yandı âhımdan murâdım şem’i yanmaz mı? Vah vah! Ne yazık sana be Fuzûli’cim.

Allahım zil, yaşasın zil, canım zil!

Bir tuvalete gidip geleyim de döneyim şu kitabıma. Çok merak ediyorum Sacide’nin mektubunu. Sacide Fuzûli’nin yazdığı kadınlara hiç benzemiyor. Sacide kafa karışıklıklarıyla, kaçıp uzaklara gitme arzusuyla, sevmeleriyle-sevememeleriyle, ilişkilerdeki sıkışmışlığıyla ama yine de arayışıyla kanlı canlı dikiliyor karşımda. Sacide’nin değişen, evrilen, birbiriyle çatışan hislerini, isteklerini, arzularını okumak bana iyi geliyor. Sanki Jale’ye değil de, bana yazıyor o mektupları. Yanıtlar yazmak istiyorum ona; kendi isteklerimi, arzularımı, meraklarımı anlatmak…

Tuvaletten döndüğümde sınıf boşalmış, arka sıradaki çocuk duruyor. Ya da arka sıradaki çocuk öyle bir duruyor ki bana sınıf boşalmış, kimse kalmamış, sadece arka sıradaki çocuk duruyor gibi geliyor. Kafasını önüne eğmiş, sıranın altında bir şeylerle uğraşıyor. Biraz dikkatli bakınca sıranın altına saklayıp usulca okuduğu bir kitabı fark ediyorum. “Nasıl yani?” diyorum. Bütün ders o da mı sıranın altından kitap okumuş? Ama dinlemiş gibiydi Fuzûli’yi… Ah diyorum dinlememiş olsa keşke, ne okuduğunu merak ediyorum.

Uzun süre dikkatli dikkatli bakmış olmalıyım ki, çocuk da bana bakıyor ve gülüyor. Kendi kitabının kapağını gösteriyor. Oblomov. Yok okumadım ben Oblomov. “Sendeki neydi?”diyor çocuk tam… Hoca sınıfa giriyor. Ben çocuğun önündeki sıraya oturmuşum heyecandan, bıdır bıdır konuşmaya devam ediyoruz. Hoca da geldi ama diye düşünüyorum arada, sonra “Amaaan boşver.” diyorum. Hoca “Cemre!” diyor. Bu sefer gerçekten Cemre diyor.

-Sen geç bakayım şöyle yerine. Öyle her limana yanaşılmaz.

Yanaşılmaz mı? Liman mı? Ne demek o? Fuzûli mi söylüyor? Ne demeliyim şu an? Bana cevap hakkı doğdu mu? Hayır severim de bu adamı halbuki, niye böyle bir şey dedi şimdi? Sessizce yerime mi geçmeliyim? Size ne hoca, size ne? Bak bu seferlik tecahül-ü arif yapıp geçiyorum yerime. Bak bunu bir kereliğine yapıyorum haa, o da sırf bugün içime renkli askılı giydim diye. Yoksa ben ohoo…

Geçiyorum duvar kenarıma geri. Ah diyorum Sacide’yi anlatacaktım tam çocuğa. Beni dinliyordu ne güzel! Kısa bir an için düşünüyorum sonra “Sahi neydi dikkatimi çeken bu limanda?” diyorum hocanın saçma sapan benzetmesiyle. İlkin Fuzûli’yi dinlememe ihtimali. Sonra da beni can-ı gönülden dinlemesi. Gülüyorum kendi kendime. Hocaya göz ucuyla bir bakış atıyorum, arkası dönük sınıfa. Korkusuzca açıyorum kitabımı bu sefer sıramın üstüne. Zeki’nin, Reha’nın, Ahmet’in Jale’ye yazdığı kısımları atlıyorum. Sonuna geliyorum kitabın, Jale’yi okuyorum. İçimi bir ferahlık kaplıyor.


Görsel Banu Akkalkan‘ın çalışması.

Creative Commons Lisansı

Bu eser Creative Commons Alıntı-GayriTicari-Türetilemez 4.0 Uluslararası Lisansı ile lisanslanmıştır.

Fuzûli, Leyla Erbil ve Yeni Çocuk&rdquo için 1 yorum

  1. Hatice Okumuş

    Tebrikler Cemre’ciğim.Çok güzel resmen gözümde canlandı herşey.Kalemine sağlık.💜

Bir Cevap Yazın

%d blogcu bunu beğendi: