2000+

Anlat

Bin dereden sular getirerek çıkan izinlerle saha çalışmasına başlayabiliyoruz sonunda. Adı suçla mühürlenmiş bir semtte, yoksulluk yardımı alanlarla konuşacağız. Erkekler ilkin daha gönüllü konuşmaya, ama meramımızı anlattıkça kimi yanlış bir şey söyler de yardımı kesilir diye yanaşmıyor devam etmeye, kimi bizi kurumun ajanı sanıyor “Her şeyimiz tam, memurlar işini yapıyor.” minvalinde bir şeyler sıralayıp koşar adım çıkıyor kapıdan. Kadınlar büsbütün sessiz.

Sonunda ellilerinde bir kadın “Sor söyliyem.” diye oturuyor karşımıza. Bağıra çağıra, söve saya anlatıyor, araya girince bizi de fırçalıyor. Ondan cesaret alan birkaç kadın daha oturuyor yanımıza, onları gören diğerleri sonra. Reva görülenin ne olduğunu noktalı virgüllü ezberlemişiz ama hikâyeler biriktikçe çalışıp geldiğimiz ders tokatlıyor bizi. Soluksuz anlatmaları çare aramaktan; her sorunun sonunda bir başka dert için yardım istiyorlar, biri gelsin sorsun diye biriktirmişler sanki onca zaman. Bir yetkimiz olmadığına mümkünü yok ikna edemiyoruz hiçbirini.

Çıkmak üzereyken öğlenki kadın bir başka kadınla giriyor içeri, yine bağırarak, “Bunlara anlat!” diyor. Beşinci soruda falan, bir bahaneyle, tuvalete koşup ağlamaya başlıyorum. Düpedüz utançtan ağlıyorum, gerçekle sınanmamışlığımdan. Saha, mesafe, benim yakınılan buz gibiliğim, ne varsa yokuş aşağı… Nesine yanacağımı bilemiyorum hayatının. Benden küçük oluşunu almıyor galiba aklım en çok da. Sesimin en yüksek perdeden çıktığı yerden çakılıyorum. Yüzümü yıkıyorum, böldüğüm için özür dileyip oturuyorum yerime.

O, aynı şeyleri söylüyor yine: “Abla, yardım edin, zorla doğurtuyorlar kaçıncıyı, ölüyorum artık acımdan!”


Creative Commons Lisansı

Bu eser Creative Commons Alıntı-GayriTicari-Türetilemez 4.0 Uluslararası Lisansı ile lisanslanmıştır.

Anlat&rdquo için 1 yorum

Bir Cevap Yazın

%d blogcu bunu beğendi: