Kırmızı renkte şahin model bir arabamız var, ismi Mulen Ruj. Ruhsatı kayıp, geçici belge ile kullanıyoruz. Üzerinde hacizler ve trafik cezaları var. Ruhsat çıkartmaya kalksan dert, çıkartmasan başka bir dert. Talibi çok kendilerinin. Ne de olsa kapısını, penceresini açmak kolay, çalıştırması daha da kolay. İyi kötü bir de radyosu var. Alıştık artık farklı karakollardan net bir talimatla aranmaya: “Gelin, alın.” Mulen Ruj’un ara ara çalınması, bizim onu geçici belge ile kullanımımıza bahane yarattığı için aslında işimize de geliyor.
Bizi nasıl mı buluyorlar? Ön camda telefonumuzun yazılı olduğu sabit bir not var. Yani, tecrübeli mağdurlarız. O dönem seviyoruz böyle hikâyeleri yaşamayı. Eğlenceli olduğunu düşünüyoruz. Mulen Ruj her kaybolduğunda anlıyoruz ki o gece kendisi yeni bir aleme ev sahipliği yapacak. Ne mutlu herkese!
Bir 29 Ekim günü telefon çalıyor. Gaziosmanpaşa karakolundan arıyorlar. Kalkıp hazırlanıyoruz. Oraya nasıl gittiğimizi hiç hatırlamıyorum.
Karakola varmamız, farklı koridorlarda sebebi açıklanmadan bekletilip komiserin odasına ulaşmamız, ifademizin alınıp arabayı teslim almak için karakoldan çıkmamız gecenin bir yarısını buluyor.
Bir polis otosu bizi Mulen Ruj’un çekildiği otoparka getiriyor. Onlar Mulen Ruj’u almaya giderken ben otoparkın girişinde kilim desenli bir sedirin üzerinde bekliyorum. Karakolda çok zaman geçirdiğimizi havanın kararmasından anlıyorum.
Pekiyi biz ne yaptık o kadar saat içeride?
Karakoldan komiser ve odası geliyor gözümün önüne. Komiser, kendisi ve masasıyla orantısız büyüklükteki odasında oturuyor. Pencereler yok gibi ve etraf beyaz ışıkla dolu. Sesi uzaktan geliyor. Doğrudan bana sorduğu bir soruyu utanarak fark ediyorum:
-Bu adamın nesi oluyorsun?
Erkek arkadaşımı soruyor, onun nesi oluyorum? Bunu söylerken bir kolu masasında diğeri de makam koltuğunun kolçağında. Üzerime ve yandan bıraktığı bakışlar geliyor aklıma. Ne giydim acaba diyerek kendime yöneliyorum.
Ama neden?
O sırada Mulen Ruj geliyor. Kapısını açıyorum. Koltukları parçalanmış. Arkada çöpler, izmaritler, radyo ilk kez sökülmüş, kablolar fışkırmış, yerlerde cam kırıkları, şırıngalar. Biniyorum.
Bir an önce eve dönmek istiyoruz. Bilmediğimiz ara sokaklardan E5’e çıkmak için debelenirken kayboluyoruz. İkimiz de sessiziz. O gece korktuğumuzu birbirimize yıllar sonra söyleyebiliyoruz.
Bu eser Creative Commons Alıntı-GayriTicari-Türetilemez 4.0 Uluslararası Lisansı ile lisanslanmıştır.
“Nesi Oluyorsun?&rdquo için 1 yorum