Aksaray’a gidiyorduk galiba, teyzemlere. Minibüs boştu biz bindiğimizde. Annem şoförün tam arkasına, cam kenarına beni oturttu, kendi de hemen yanıma oturdu. Çantasına uzandı, para çıkardı, şoföre uzattı, “İki kişi.” dedi.
Yüzümde bir aydınlanma, gülümsüyorum, çok mutluyum. Benim oturduğum yerin parası verilince varlığım kabul edilmiş gibi oluyor. İki kişiyiz biz: ben ve annem.
Varlık, yokluk meselesine aklım ermiyordur muhtemelen, ama dokuz yaşından sonra minibüslere yalnız bindiğimde kendi paramı verirken içimi bir gönenç duygusu sarıyordu. Ama neden dokuz yaşında bir başıma minibüse biniyorum, o başka bir yazının konusu. Şimdi bu yazıda yaşım daha küçük, altı, belki yedi… Hatırlamıyorum, neyse.
Kalabalıklaştı sonra minibüs, üst üste geldi insanlar. Şoför anneme dönüp, eliyle bir hareket yaptı. Anlamadım ne olduğunu, annem de anlamadı. “Nedir?” dedi şoföre:
“Hanım çocuğu kucağına alsana.”
“Ücretimizi verdik, oturacak.” dedi annem.
“Yav uzatma.” mı dedi, ne dedi? Ama ters bir şey söyledi şoför.
Kavga!
İçim eziliyor. Yerimden kalkıp annemin kucağına oturmak istiyorum, yeter ki bitsin kavga. Anneme bakıyorum, cevap vermese keşke, ama veriyor, hep verir. Bağırıp çağırmıyor kimseye, sakin sakin konuşuyor, ama her denilene bir karşılık veriyor.
Kucağına doğru hamle yapan beni oturtuyor annem eliyle. Keşke insek ama daha çok yol var. Belki gelmişizdir aslında? Her zamanki soruyu soruyorum.
-Daha çok var mı?
Annem duymuyor beni, “Hayır!” diyor, “Bu yaptığınız doğru değil, hele öyle el kol hiç doğru değil. İndirin elinizi…” ,”Siz uzatmayın beyefendi… Kucağıma gelirse paramızı iade edin… Yolun yarısının parasını kesebilirsiniz…”
-Yav çattık belaya.
Aaaa bu adam da aynı lafı etti!
Herkes anneme aynısını diyor. Pazarda da demişlerdi bunu, “Patatesi yeniden tart.” demişti annem… Bakkal Seyfettin Amca da benzer bir şey söyledi: “Çocuk yolda kırmıştır efendim, kırık yumurta vermedim, aa çattık yav.”
İnsanlar anneme çatıyor. En çok minibüslerde, otobüslerde.
Yol bitmiyor… Günler, çarşıda, pazarda, taşıtlarda “Keşke annem sussa.” diye diye geçiyor. Bazen ilgiyle izliyorum dediklerini, çoğunlukla hak veriyorum ona. “Buyrun karakola gidelim o halde…” demişti bir defasında bir taksiciye de, adam gaza bastı gitti hemen. Başımıza bir şey gelirse!
İniyoruz minibüsten soruyorum:
-Herkesle kavga etmesen olmaz mı?
-Kavga etmiyorum, hakkımı arıyorum ben…
Elimden çekeliyor beni ama, sinirli. Yüzüme bakıyor, teyzemlerin sokağına giriyoruz artık:
“Bazen sesim yükseliyor. Bir şey olmaz, korkma sen de, başımıza da bir şey gelmez.”
Çok şaşıyorum buna, daha az evvel içimden “Başımıza bir şey gelirse.” dedim, aklımı nasıl okuyor?
Görüntü:Küçük orman, rawpixel.
Bu eser Creative Commons Alıntı-GayriTicari-Türetilemez 4.0 Uluslararası Lisansı ile lisanslanmıştır.
Çetin ceviz annelere….🥰
Kiraz, çok tanıdık geldi bana bu his, annem bağırıp çağırıyordu da hatta…Bi yandan da devralıyorsun bu anlayışı ve iyi ki öyle olmuş diyor insan.