1950'ler

Dereler, Kadınlar ve Bir Yazma

Anneannemler 1934’te, o daha iki yaşındayken Tutrakan’dan göç ediyorlar. Tutrakan bir sınır kasabası; bir Bulgaristan’a, bir Romanya’ya geçiliyor. Önce Silivri’ye yerleştiriliyorlar, sonra büyük dedenin ani kararıyla oradan ayrılıp büyük anneannenin ısrarıyla kardeşlerinin yerleştirildiği yer olan Karamürsel’in Kızderbent köyüne. Yokluk bir yandan yoksulluk bir yandan.

Annem anlatıyor anneannemleri: “O zaman ayakkabı alacak para bile yokmuş. Yalın ayak tarlaya giderlermiş annemler. Biçtikleri ekinlerin sapları ayaklarına saplanırmış, eliyle çıkarıp çalışmaya devam ederlermiş. Kışın evde canı sıkılırmış bazen, kar da epey yağarmış köye, koşmaya çıkarmış. Öyle hızlı koşarmış ki ayaklarının altından duman çıkarmış. Ayakkabı yok, hızlı koşmamak mümkün mü?”

Gel zaman git zaman, anneannemin abisi, Hatice diye bir kızla evlenmek istiyor. Kendi adı da Hatice ya, adaşlıktan mı neden çok seviyor onu anneannem.

İstemesine istiyorlar kızı ama düğün dernek yapacak para yok. Ailesi Hatice’yi vermesine rağmen, abi parasızlıktan düğün yapmadan kızı kaçırmaya karar veriyor. İşte o ara, kız kardeşiyle yani anneannemle işbirliği yapıyor: Anneannem, Haticelere buğday yıkamaya gidiyor. Hatice’nin babası işkilleniyor. Anneannemi, “Kız sen hiç bizim buralara uğramazdın. İki gündür buralardasın, hayırdır?” diye sorguya çekiyor. Anneannem de sıcaktan dem vurup sıyrılıyor sorgunun içinden. Sıra buğdayları çuvallama işine geliyor. Anneannem biraz buğday koyuyor çuvala, Hatice pencereden çeyizliklerini uzatıyor, anneannem buğdayın üstüne onları atıyor. Biraz buğday, biraz pala pırtı dolduruyorlar çuvallara. Eşeğe yükleyecekler ama çuval ağır, kaldıramıyorlar. Hatice’nin babası görünce söyleniyor, “Sözde köy kızı olacaklar, iki kız bir çuvalı kaldıramadınız!” Yardıma geliyor yanlarına, eğiliyor kaldırmak için, zorlanıyor o da, “Brehh!” diyor, “Nasıl doldurdunuz bunları?” Neyse eşeğe yüklüyorlar çuvalları, doğruca anneannemlerin eve. Ertesi gün de abi kaçırıyor Hatice’yi. Böylece Hatice artık Hatice yengemiz oluyor, anneannem ve Hatice Yengem arasında da sıkı bir bağ kuruluyor. Sonrası ayrı hikâye…

Tepelere tütün ekmeye çıkarlarmış birlikte. Çok güzel bir dere geçermiş köyden, gürül gürül akarmış. Tarlalar ve hayvanlar için sulama kanalları varmış. Abisi askerken, abisinin hisselerini yengesiyle birlikte ekip biçmişler. Köyde sivrilen birkaç adam bir gün su kanallarının yolunu kendi tarlalarına doğru çevirmiş. Akılları sıra “Kadınların hakkından geliriz, ses edemezler, başlarında erkek de yok.” diye düşünmüşler.

Hatice Yengelerin evde tabanca varmış, kocası yokken kendini koruyabilsin diye. Hatice Yenge beline takmış tabancayı, hava daha alacakaranlık, uyandırmış anneannemi, demiş ki:

“Hadi kalk kız, tarlaya gidiyoruz. Görsünler bakalım, nasıl bizi susuz bırakırlar.”

Anneannem hiçbir şeyden korkmazdı. Belki o zamanlardan beri hep mücadele ettikleri içindi.
Ne ölüm korkuturdu ne de yoksulluk!

İki kadın, su kanallarının yolunu, kimsecikler daha tarlasına varmadan çevirmişler. Bir zaman sonra, suyun kesildiğini fark eden adamlar gelmiş. Yenge hemen anneannemi arkasına alıp göstermiş belindeki tabancayı. “Sıkıysa gelin, kanalları tekrar çevirin de görelim!” demiş. Adamların gidiş o gidiş. Bir daha da kanalların yönünü çevirememişler.

Bu olanlardan yıllar sonra Kızderbent köyündeki kadınlar, zamanında Hatice Yenge’nin uğraştığı kendini bilmez adamlar gibi başka adamlarla uğraşıyorlar. Köye taş ocağı kurmak istiyor bu seferkiler, derenin geçtiği vadiye taş ocağı yapıp ağaçları kesecekler, kurutacaklar dereyi…

Ben yüzünü hatırlamıyorum Hatice Yenge’nin. Hatırladığım tek şey var; karanlık bir odada yatan kadın, konsoldan çıkardığı yazmayı bana hediye etmişti.

O yazma, o zamandan bu yana, kimi öyle kimi böyle elden ele geçti kadınlar arasında. Adamların hesaba katmadıkları Hatice Yenge’nin yazması, mücadeleye devam etti, ediyor. Derelerin yolunu açmak, özgürce akmasını sağlamak için hep önde yürüyorlar.


Görsel, Karamürsel Kızderbent köyünde yapılmak istenen taş ocağına karşı mücadele eden Kızderbent Savunması’na aittir.


Creative Commons Lisansı

Bu eser Creative Commons Alıntı-GayriTicari-Türetilemez 4.0 Uluslararası Lisansı ile lisanslanmıştır.

Dereler, Kadınlar ve Bir Yazma&rdquo için 1 yorum

  1. Meryem Demir

    Cok cok guzel! Mucadele gucunuz eksik olmasin!

Bir Cevap Yazın

%d blogcu bunu beğendi: