1970'ler

Toz Bezi

Karşı apartmanda oturur, kocası ile birlikte yaşardı. Kimseyle fazla konuşmayan, evde her daim temizlik yapan bir kadındı. Toz bezini balkondan silkelerken ağzından “Pufff pufff!” diye ses çıkardı.

Adı Ayşe Teyze idi, çoğu komşumuz gibi Ermeni olmasına rağmen, neden onun adı diğer komşularımız Osanna Abla, Zartar Kuyrik, Hayganoş Teyze gibi değildi? Onu bilmiyordum. Belki de işini yapabilmesi için böyle gerekiyordu.

Annem Ayşe Teyze’yi çok severdi, arada balkondan balkona konuşurlardı, akşamüstleri onu işten dönerken gördüğünde de üzülür “Hem çok çalışıp hem de o nursuzun kahrını çekiyor.“ derdi kendi kendine. Annemin “nursuz” dediği Ayşe Teyze’nin kocası idi, onu nedense hiç sevmezdi. Ayşe Teyze’nin işi başka insanların evini temizlemekti, bu sayede evin geçimini sağlardı. Bazı günler benim ilkokul öğretmenimin evine de temizliğe gidiyordu, bunu biliyordum. Herhalde onu öğretmenimle tanıştıran da annemdi, ama bundan emin değilim. Bu temizlik işi benim biraz kafamı karıştırıyordu, nedense çocuk aklıyla başka evde temizlik yapan bütün kadınların, tıpkı Türk filmlerindeki “hizmetçi”ler gibi giyindiğini düşünüp Ayşe Teyze’yi kısa etek, önlük ve başında küçük bir bantla hayal ediyordum ama o yaşlı olduğu için bu görüntü hoşuma gitmiyordu, doğrusu bunu ona pek yakıştıramıyordum. Bir gün öğretmenim, beni ders saatleri içinde kendi evinden bir şey almaya yollayınca görmüştüm ki durum öyle değil. Kapıyı açan Ayşe Teyze’nin üstünde pijaması ve kazağı var, elinde de eskimiş çizgili çarşaftan yapılmış toz bezi. Buna sevinmiştim, yani kendi gibi olmasına.

Yine bir akşamüstü annem balkonda günün yorgunluğunu çıkarmak için demlediği simsiyah çayını içiyordu. Ayşe Teyze de temizlikten gelmiş yorgun halde balkonda oturuyordu. Karşılıklı konuştular biraz, sonra ikisi de içeri girdi. Herhalde yemek zamanı gelmişti. (Kadınlar balkonda kısa zaman oturur, geri kalan tüm zamanlarda iş yaparlardı sanki.) Ben balkondan sokağı seyretmeye devam ediyordum. Hava yavaştan kararmış, evlerin ışıkları tek tük yanmaya başlamıştı. Onların oturduğu oda ile bizim balkon aynı hizada olduğu için, tülleri ince olan evin içi ayna gibi görünüyordu. Şimdi düşünüyorum da çocukken başkalarının evini izlemek ayıp gelmiyordu herhalde. Gayet rahat biçimde onların oturduğu odayı izliyordum; Ayşe Teyze oturuyor, nursuz kocası da onun yanında ayakta duruyordu. Sanki Ayşe Teyze adama bir şey anlatıyordu. Birden bire oldu, şaşırdım. Nursuz adam Ayşe Teyze’ye bastonuyla vurdu. Bugün gibi hatırlıyorum, o oturuyordu ve sadece koluyla kafasını korumaya çalışıyordu… İndi, kalktı baston.

Ayşe Teyze sokağımızın ev işçiliği yaparak para kazanan tek kadınıydı, yaşlıydı, kocası kötü bir adamdı ve toz bezi elinden hiç düşmezdi. Bir sabah apansız öldüğünü öğrendik. Hasta olduğunu bile bilmiyorduk. Birden bire öldü Ayşe Teyze. Hani böyle ayakta dururken ‘Bamm!’ diye yıkılan bir ağaç gibi.

Çok uzun yıllar sonra bir gün balkondan toz bezimi silkelerken fark ettim ki bütün toz bezleri kardeşti ve onlar kendi başlarına “Pufff pufff!” diye sesler çıkarıyordu.


Görsel Şenlik Arşivinden.

Creative Commons Lisansı

Bu eser Creative Commons Alıntı-GayriTicari-Türetilemez 4.0 Uluslararası Lisansı ile lisanslanmıştır.

Toz Bezi&rdquo için 1 yorum

  1. Fulya İNCİ

    Toz bezlerinin kardeşliği… Çok etkileyici bir vurgu daha Senem Esen’den.

Bir Cevap Yazın

%d blogcu bunu beğendi: