2002 yılında hiç beklemediğim bir şey oldu! Annemler tek başıma Bursa’da üniversite okuyan ablamın yanına gezmeye gitmeme izin verdiler! Bir haftalık falan kısa bir seyahat. Karabük’ten Bursa’ya, Ankara aktarmalı. (Ankara’da bir gecelik aktarma beklerken ortaokul ve liseden arkadaşım olup oraya taşınmış birinde kalmıştım. Buna da nasıl izin verdiler hâlâ anlamıyorum!) Nasıl otobüs parasını bulduk, “kız başıma” nasıl izin verdiler? Düşündükçe hayalmiş gibi geliyor ama ablam da hatırlıyor bu ziyareti ve elimizde resimler var. Gerçekten, İpek kadınları olarak Koza Han’da çay içtik, simit yedik.
Ablam iki arkadaşı ile bir apartmanın en üst katında yaşıyordu. Bana odalardan birini vermişlerdi. Dört çocuklu bir evde büyümüş biri olarak nasıl bir lüks yarabbim!
Benim kaldığım oda ve yanındaki yatak odası mahallenin mezarlığına bakıyordu. Ablam bunu korkutucu buluyordu ama bana çok cool gelmişti. Evdeki bir divanda oturup o sıralar kullandığım Alcatel telefonda bana bir şey gösterdiklerini hatırlıyorum, Alcatellerin garip garip özellikleri vardı, onlardan biriydi sanırım baktığımız. Ablamla beraber Uludağ Üniversitesi’ne de gitmiştik. Beni gizlice bir derse sokacaklardı, sonra ders iptal olmuştu ne yazık ki. Kampüs yemekhanesinde öğle yemeği yemiştik. 16 yaşındaki ben için üniversitelilerle muhabbet etmek ne heyecan vericiydi! Şimdi bile düşününce kalbim pır pır ediyor.
Bursa’nın yeşili, tarihi yerleri, taşlı yolları bir kenara, o seyahatten aklımda en çok kalan şey bir sabah kahvaltı için aldığımız börek. Mahalledeki börekçiden gidip aldık sıcak sıcak, geldik eve sofrayı kurduk, evcek muhabbetle börek yedik, çayımızı içtik. Kahvaltı için dışardan börek satın almak benim için yepyeni bir deneyimdi. Annemin evinde böyle bir kavram yoktu. Börek yenecekse kendimiz yaparız ya da bir komşu getirir bazen.
Böreği satın almak…? Ne alaka!
O sıralar benim için büyümüşlüğün, üniversiteli olmanın, lüksün, özgürlüğün, yani elimde olmayan ne varsa hepsinin senteziydi benim için bu: Canımız istedi, börek aldık.
Görüntü: Uludağ.
Bu eser Creative Commons Alıntı-GayriTicari-Türetilemez 4.0 Uluslararası Lisansı ile lisanslanmıştır.
Ahh!! Hem Bursa’yı hem böreklerini, simitlerini çok severim.. İkinci memleketim dediğim yer..