1990'lar

Anneannemle Arkadaş Oluyoruz

On altı yaşındayım. Anneannemle Antalya’da sıklıkla yaptığımız gibi fotoğrafları kurcalıyoruz; ben soruyorum, anneannem anlatıyor. Her fotoğrafa onlarca kez bakmış olsak da, onlarca farklı hikâye anlatmayı beceriyor anneannem. Sonra mutfağa gidiyor, kurabiyeleri çıkarmaya. Ben bakmaya devam ediyorum.

Daha evvel hiç dikkatimi çekmemiş olan bir fotoğrafı fark ediyorum:

Anneannem benim yaşlarımda, yanında arkadaşlarıyla, suratında yaramaz bir ifade. Üzerinde benim de okulda giydiğim üniformadan var. Lacivert elbise gibi, içinde de beyaz bir gömlek. Çok yakışmış anneanneme, biraz Sophia Loren’e biraz da Belgin Doruk’a benziyor. Belgin Doruklu filmleri ilk gördüğümde anneannem sanmıştım ve “Acaba neden bize söylemedi?” diye düşünmüştüm. Ben olsam herkese söylerdim çünkü. Gerçi Sophia Loren’i de Belgin Doruk sanmıştım, oradan anlayın benzetme yeteneğimi.

Ben fotoğrafına  bakarken, o mutfaktan geliyor, peşinden de güzel bir kurabiye kokusu; vanilya, fındık ve şeker.

-Aaa niye suratın asık senin, ne oldu?

-Senle o zaman tanışsaydık arkadaş olurduk kesin anneanne, diyorum fotoğrafı göstererek.

Yanıma çömelip elini uzatıyor gülümseyerek,

-Olur mu canım buna üzülmek? Şimdi de arkadaş olabiliriz, hadi… deyip elini uzatıyor bana.

Elimi uzatıyorum, avucuna alıp sıkıyor, “Hadi bundan sonra arkadaşız.” diyor ve anneannemle arkadaş oluyoruz. O günden sonra, bana annemlere söylemediği ya da söyleyemediği her şeyi anlatıyor. Ben orada değilsem haftada iki kere telefonda konuşuyoruz; annemlerin, dedemin ya da kuzenlerimin dedikodularını yapıyoruz.


Ana görüntü, Ledro Land Art projesinde yer alan işlerden biri.
Il Vecchio e il Bambino, Giovanni Bailoni, Kaynak

Creative Commons Lisansı

Bu eser Creative Commons Alıntı-GayriTicari-Türetilemez 4.0 Uluslararası Lisansı ile lisanslanmıştır.

Anneannemle Arkadaş Oluyoruz&rdquo için 1 yorum

Bir Cevap Yazın

%d blogcu bunu beğendi: