1990'lar

Oyun Sokakta

Ding dong, ding dong!

“Kimsin, kim o?” demeden, şüphe duymadan, güven dolu bir heyecan ile kapılar açılırdı. Bayramınız kutlu olsun dedikten sonra uzatılan şekerlerden alıp hemen başka bir kapıya doğru sevinçle koşardık.

Sanırım dokuz, on yaşındaydım. Aynalı, duvara gömme bir elbise dolabımız vardı. Bu dolapta asılı duran bayramlığıma geceden birkaç kez gidip bakardım. Heyecanlı bir bekleyişten sonra nihayet sabah olur, bayramlıklarımı giyip arkadaşlarımla sokağın kösesindeki elektrik direğinin önünde erkenden buluşurduk. Özlem, Zeki, Sonuç, Latif, ben. Mahallenin bütün kapılarını beşimiz birlikte tek tek çalıp şekerleri toplar, elimizdeki market poşetlerine doldururduk. Amacımız sadece topladığımız şekerleri yemek değildi. Şekerlerin kâğıtları yeni bir oyuna hazırlık anlamına da geliyordu.

Günün sonunda bütün topladıklarımızı yedikten sonra şekerlerin renkli kâğıtlarını atmaz, biriktirirdik. Bayramın son günüyse biriktirdiğimiz bu kâğıtlarla bir oyunun hazırlığına başlardık. Oyunun adı “mahallede kilim.” Mahalledeki diğer çocuklar da bu oyunu oynardı. Hatta annem ve babam da küçükken bu oyunu oynarmış.

Aslında bir çeşit yapboz yapıyorduk. Topladığımız renkli kâğıtlarını kenar kısımları üst üste gelecek şekilde yapıştırırdık. Fakat bu yapıştırma işi için yapıştırıcı kullanmadan! Üst üste gelen minik renkli kâğıtlar taş ile dövülerek ezilir böylelikle kâğıtlar birbirine yapışırdı. Her birimiz kilimin bir bölümünü yaparken sokakta beş ayrı taş sesi olurdu. Bir taş orkestrası gibi sesler birbirine karışırdı.

En sonunda yaptığımız parçaları birleştirince beşimizin de üzerine oturabileceği bir kilim ortaya çıkardı.

Rengârenk bir kilim!

Artık oyun oynamaya hazır hale gelen kilimimizi mahallenin en güzel yerine serebilir, üzerinde oynamaya başlayabilirdik.


Creative Commons Lisansı
Bu eser Creative Commons Alıntı-GayriTicari-Türetilemez 4.0 Uluslararası Lisansı ile lisanslanmıştır.

Oyun Sokakta&rdquo için 1 yorum

Bir Cevap Yazın

%d blogcu bunu beğendi: