2000+

Alayım da Sevinsin

Yakın zamanda yine t-shirt fiyatlarının artışına şaşıran bir tweet atmış takip ettiğim bir şair. T-shirt, fiyatının iki yüz lira olmasına şaşırdığı iki ay önceki mesajından sonra sekiz yüz lira oldu. Yine yuhalıyordu hayat pahalılığını.

Geçen ben de beş yüz lira verdiğimde aklıma geldi o mesaj. İçim sıkıla sıkıla kredi kartına üç taksit ile ödeme yaptım. Şimdi elde mi yıkasam makinede hassas programa mı atsam karar veremiyorum. O kadar para ödeyince kıyamıyor insan.

Fiyatlara şaşırıyor ama yine para harcamaya devam ediyorum, sonra üstüne kaygılara gömülüyorum, pişmanlıklar yaşıyorum. Sonra kızıyorum kendime, ne gerek var? Alma! Bu konuda kendimle hep kavga halindeyim.

Bunun üstüne asıl beni şaşırtan ise başka bir şey oldu. Annem doğum günüm için kargo gönderdiğini, içine de kendime doğum günü hediyesi olarak bir t-shirt alayım diye biraz para eklediğini söyledi.

Ah annecim dedim içimden, bir t-shirt kaç para oldu haberin var mı?

Varmış. Bana şairin şaşırdığı rakama yakın bir para göndermiş canım annem. O benden önce alışmış demek ki her geçen gün artan pahalılığa. Kendi harçlığından ayırıp bana o kadar para gönderebileceği hiç aklıma gelmezdi.

Şimdi o parayı ne yapayım bilemiyorum. İçimi sıkıyor bu durum.

Çalışıp çalışıp kazandığımız paranın ederini düşünmekten helak olduğumuz yetmediği gibi, türlü acıların, türlü kötülüklerin de altında ezilmekten sıkıştık, küçüldük iyice.

Diyorum ki kitap oku, hadi yarım kalan yazılarına bak, bırak şu telefonu. Her gün ama her gün böyle vicdan muhasebesi yaparak geçiyor.

Eve sipariş verdiğimiz alışverişin fişine bakıyorum, bugün aldığım peynir geçen haftaya göre yine artmış. Fiş elimde geziyorum evin içinde bir süre, oflayıp puflayarak.

Hatay’da çok sinek varmış.

Babaannem de aradı köyde sular kesikmiş yine. Bahçeler kurudu diyor, çamaşırları elinde yıkamış.

Çaresizlik hissediyorum, içim daha da sıkılıyor.

Lolita’yı okuyorum bir yandan, kafamı kitaba gömeyim diye. Humbert beni deli ediyor, sinirleniyorum.

Oğlum suluboyalarımı bulup fırçalarımı mahvetmiş, boyalar birbirine girmiş, resim yapayım da rahatlayım desem yeni boya almam gerek, kaç para olmuş bakmaya cesaretim yok.

Onca acı, onca dert, onca sıkıntı, onca haksızlık ve hukuksuzluk var dert edecek, ama her şey hayatın pahalılığı kadar yakın gerçeklikte değil.

Na burama geldi artık, dolar da dolar, bir depo benzin kaça dolar?

Oğlan bezi bıraktı, dedik ki bez parasıyla sana daha çok dondurma alacağız. Sevindi çocuk. Biz ev ekonomisi yaparken o bari sevinsin.

Annemin gönderdiği paraya yarın t-shirt alacağım, kafamdan çıkmıyor çünkü. Öyle dedi çünkü. “Kendine benim adıma bir t-shirt al.” dedi.

Alayım da sevinsin.


Creative Commons Lisansı

Bu eser Creative Commons Alıntı-GayriTicari-Türetilemez 4.0 Uluslararası Lisansı ile lisanslanmıştır.

Alayım da Sevinsin&rdquo için 1 yorum

Bir Cevap Yazın

%d blogcu bunu beğendi: