Anneannemin çantasında benim ya da kardeşimin bir kalem kutusu duruyor, fermuarlı ve rengârenk. İçinde banka kartları ve hesap cüzdanları, emekli olunca verdikleri bir kart, ne olduğunu sadece anneannemin bildiğine emin olduğum bir kaç evrak, iki üç gazete kupürü ve bizim üç beş fotoğrafımız ve birtakım minik ıvır zıvır. Ha, bir de kalınca, kauçuk bir lastikle tutturulmuş eski ve yeni, mini mini anneanne ve dede kafaları, yani vesikalıklar.
Arada bunlara bakıyoruz anneannemle. Frt frt frt geçiyoruz; “Bu, şu zaman, ay gözlüğüme bak, dedene bak…” falan, güle oynaya. Dedemin tek gözü cam olduğu için, gözlüğü hep aynı olduğu ve nedense yüzünde asla kırışma, buruşma gibi birşey olmadığından vesikalıklarda sadece saçı azalıp beyazlaşıyor, iyice ilerdeki dedeciklerin beresi de oluyor bazen kafasında, o kadar. İfadesi aşağı yukarı sabit. Anneannem öyle mi? Tabii ki hayır!
Diri bir cilt, kabarık, gür saçlarla başlıyor. Önce hafif gevşiyor cildi sonra da kırışmaya başlıyor, saçları aynı gürlük ve kabarıklıkta hep ama zamanla grileşip boz bir hal alıyor. Ayrıca kısalıyorlar. Yine de hepsinde, aşağı yukarı onun da ifadesi aynı. Sadece bir tanesinde sanki fotoğrafı çekerken iğrenç birşey göstermişler gibi bakmış, o kadar uzun zamandır o iğrenç şeye bakıyormuş ki iğrençlikten, pislikten yorulmuş, bıkmış tam o sırada “Gülümseyiiiiin!!!” demişler de, o da burnunun yanlarını kaldırmış nezaket icabı.
Bir gün yine düğme kutusu dahil her şeyi karıştırdıktan sonra, anneannemin yanında onunla beraber fotoğraflara bakıyorum. O fotoğrafa geliyoruz. Normalde “Bakışıma bak, hahaha!” der geçer anneannem, zaten hepsine bakar güler geçeriz.
“Ay gerçekten, bakışın neden böyle ya anneanne?” diyorum bu sefer.
Fotoğrafı elimden alıyor anneannem, bakıyor. “Niğde’de cezaevine dayınları görmeye gittiğim bir seferinde, içeri almadılar ziyaret için, fotoğraf istediler. Sora sora bir fotoğrafçı buldum Niğde’de. Girdim, oturttu adam. Bekliyorum çeksin diye. Dedi ki, ‘Biraz gülümser misiniz?’ Ben de gülümsedim, artık suratım ne hale geldiyse, adam, ‘Yok yok tamam, kalsın.’ dedi. İşte bu, o kalan.”
Kafasını şöyle bir savuruyor, geçsin gitsin diye.
Bu eser Creative Commons Alıntı-GayriTicari-Türetilemez 4.0 Uluslararası Lisansı ile lisanslanmıştır.
“Vesikalık Fotoğraf&rdquo için 1 yorum