Resmiye Hala’ya uğradık tatil dönüşü. Bizi karşılar karşılamaz yemek yapma telaşıyla mutfağa girdi hemen, arkasından annemle ben. Buzluktan bir şeyler çıkardı, bir saat bile olmadan hazırdı yemekler. Masa kuruldu, salata ortada. Kalabalığız, yemekleri bölüştürüyor Resmiye Hala, sıra bende:
-Sana en güzel yeri geldi gûlüm, tavuğun tııtısı.
Gûlüm can(dan) kardeşim demek, tııtısı da tavuğun kuyruk bölümü. İlk defa duyuyorum. Ben gülmüyorum ama herkes katılıyor bana gülmekten. Kim bilir nasıl tepki verdiysem. İlk görüntüsü budur hayatımda Resmiye Hala’nın.
Altı yıl sonra öğreniyorum…
Resmiye Hala meme kanseriymiş. Bilecik’te oturuyor ama onkoloji servisi olmadığı için Bursa’da tedavi görüyormuş. Maddi durumu olmadığı için otelde kalamıyormuş haliyle. İlk kemoterapilerde tanıdıkların yanında kalmış, istememişler onu. O kadar belli etmişler ki istemediklerini, tekrar gitmeye yüzü tutmamış. Babama laf arasında anlatıvermiş.
Bursa’da öğrenciyim, babam aradı. Resmiye Hala babamın kuzeni, herkes çok seviyor onu. “Dayanamam!” dedim. “Öğrenci evinde rahat edemez. Kemoterapiden sonra ne hale gelir, gerçekten dayanamam.” Neler söyledim, neler anlattım, babam laf anlamadı: “Sende kalacak!” Kimsesi yok bizden başka, çaresiz kadın. “Tamam.” dedim sonunda. Gaddarlık değil, o durumla baş edemem diye çok korkmuştum.
Bencil miydim ben? Çaresiz bir kadın ve ben bakamam diye mazeret uyduruyordum. Şimdiki aklım olsa yanından ayrılmazdım, sıkı sıkı tutardım elini, tedaviye bile ben götürürdüm. Yirmili yaşlarda acıyla yüzleşmek zor iş!
Resmiye Hala ilk kemoterapiden sonra aradı beni. Meğer hemen hastaneye geçmiş. Hangi otobüse binecek hangi durakta inecek tarif ettim. O halde buldu yolu, duraktan eve getirdim. Ev arkadaşım İstanbul’da, ben ve bembeyaz İran kedisi Şero var evde. Yemek hazırladım, ne varsa. Yorgun, kaygılı, ufacık lokmaları yutmaya çalışıyor. Bir yandan da konuşuyoruz.
Resmiye Hala’nın annesi Hava Hala, dedemin ablası. Ailenin en komik kadınlarıydılar. Beni de Hava Hala’ya benzetirlerdi, “Sacın kulpu tıngırdasa gülermiş.” 1989 göçünde birlikte gelmişlerdi ama Hava Hala oğlanlarla geri dönenlerden olmuştu, Bulgaristan’daydı.
Resmiye Hala’nın kocası çok içermiş, içtikten sonra eziyet edermiş. Eziyetin boyutunu bilmiyorum, bazı şeyler çocuklara söylenmezdi, gizlenirdi. Enişte, bir sabaha karşı, karşıdan karşıya geçerken araba çarpmış ölmüştü. Kaybetmişti kazada kocasını, iki oğlanla kalakalmıştı Resmiye Hala.
Hep bir şeyler sormuştum yemek yerken, belki muhabbet edelim diye. Biliyordum eğreti kalmaktan korkuyordu, çekingendi, durgundu. Enişteyi sordum ona:
-Özlüyor musun, yalnız olmak zor mu?
-Ah gûlüm, ne yalan söyleyeyim insan arıyor ama düşününce de böyle rahatım.
O gece ona evin anahtarını verdim. “Ben derste olurum, sen gelip dinlenirsin.” dedim.
Resmiye Hala evden çıkmadan buzdolabına bakmış, kemoterapiden çıkınca da alışveriş yapmış. Ben eve akşama doğru gelebilmiştim.
“Ah gûlüm…” demiş ama gülmekten de hemen anlatamamıştı.
Evi süpürmüş, toz almaya bez bulamamış. Tuvalet kâğıdı rulosunu almış yanına, koparıp koparıp toz almış ama ruloyu kaşla göz arası Şero’ya kaptırmış. Şero fena! Odaya yaymış tuvalet kâğıdını, Resmiye Hala almaya çalıştıkça basmış patiyi, hırlamış, korkutmuş kadını. Bavuldan kıyafetlerini almış duşa girecekmiş, Şero çoraplarını kapmış bu defa; onları da alamamış. Anlattıkça kahkahalar… Kaynıyor içimiz.
-Nasıl kedi bu Şirin? Bavulun üstüne oturdu kalkmadı. Beni istemedi. Elime ne alsam kaptı. Su verdim, yemeğini verdim gene de beni sevmedi. Nasıl kedi bu Şirin!
Kahkahalarla devam etti anlatmaya, gözümüzden yaşlar geliyordu bir yandan, mimikleri, kediden korkusu…
-Yemek yapacaktım gûlüm. Ocak yanmadı, tüp bitmiş. Dün gördüm ben seni, buzdolabının yanındaki sandalyeye çıktın. Buzdolabının üstünde yaptın yemeği. Ben de çıktım baktım, anlamadım gûlüm.”
-Tüp bitmişti Hala, fırında yapmıştım.
Buzdolabının üstünde fırın olduğunu anlayamamış. Tüp bitince bazen fırınla idare ederdik. Ev arkadaşım “Ben gelince alırız.” diyip gitmişti. Neden almadıysam belki de para denkleşmemişti.
Durup durup güldük o gece. Gerçekten ona da benziyordum, gülmeye başlayınca duramıyorduk.
Kemoterapileri bitirdi, evine döndü Resmiye Hala.
Kanseri yenmişti.
Görüntüsü: Yazının kahramanlarından Şero.
Bu eser Creative Commons Alıntı-GayriTicari-Türetilemez 4.0 Uluslararası Lisansı ile lisanslanmıştır.
Kalemine sağlık güzel hikaye…