2000+

Kimya Defteri

Masamdaki kitapları kaldırıyorum, yer açıyorum. Saate bakıyorum, Selin geç kalmış, çok dakiktir aslında. Balkona çıkıyorum, evimizin girişi bu balkondan. Mutfağımız evin geri kalanından ayrı, onun girişi de balkonda evin kapısının hemen karşısında. Balkondaki divana oturuyorum, annem mutfaktan çıkıyor, “Gelmedi mi henüz, çay hazır ister misin?” diye soruyor. Annemle balkonda çay içmeye başlıyoruz. “Selin geç kalmazdı.” diyor annem, ben merak ediyorum.

On dokuz yaşıma yeni girmiş olmalıyım, bazı detaylarda yanılıyor olabilirim ama birçoğu da dün gibi aklımda. Üniversite ikinci sınıftayım. Bir, iki yıl önce özel ders vermeye başlamışım (ve sonra da aralıklı olarak uzun yıllar devam edecek bu), okulla ilgili masraflarım vesaire harcamalar için paraya ihtiyacım var. İsteğe göre her dersi veriyorum, öğrencilerim çoğunlukla küçük çocuklar, İngilizce ve matematik dersi istiyorlar ama arada başka dersler isteyenler de çıkıyor; örneğin gözlükçülük sınavına hazırlanan kırk yaşlarındaki bir kadına optik dersi veriyorum. Ona önceden ayrıca çalışarak gidiyorum, kadın sınavı geçiyor sonra.

Selin birkaç ay önce derslere başlamış, aramızda yaklaşık üç yaş var. Tanıştığımız ilk gün çabasına hayran oluyorum. Kalabalık bir aileden, birçok ablası ve abisi var. İlkokuldan sonra okula gitmemiş ama okuma isteği geçmemiş, sonradan dışarıdan sınavlarla ortaokulu bitirmiş. Yeni açılmış bir ticaret lisesi var, birkaç ay sonra yeni öğretim yılında oraya yazılmak istiyor. Bir yandan da tekstilde yarı zamanlı işçi olarak çalışıyor. Annem daha önce kısa bir süre tekstilde çalıştığı için, nasıl yorucu ve zor bir iş olduğunu biliyorum. Yarı zamanlı çalıştığı için içimden seviniyorum. Ders ücretim zaten az ama yine de Selin’e bir saat ücretine, iki saat ders veriyorum.

Amacımız genel olarak bazı konuların üstünden biraz geçmek. Lisedeki dersler birden zor gelirse, diye bir tedirginliği var. Ben her derste, ne kadar hızlı öğrendiğini, ilgisinin nasıl iyi olduğunu vurguluyorum. Matematik ve Türkçe çalışıyoruz ama Selin bir de özellikle kimya istiyor nedense. “Ticaret lisesinde kimya sadece ilk yıl vardır, sonra yoktur ya da yoğun değildir.” diyorum, ama bir yandan da kimyaya ilgi duyması hoşuma gidiyor, kimya da çalışıyoruz. Selin yakında okula başlayacağı için öyle sevinçli ve heyecanlı ki derslerde sıklıkla gülümsüyoruz, sevincimiz hep yüzümüzde oluyor.

Aşağıdaki demir kapının açılma sesini duyuyoruz, annem “Hah geldi galiba.” diyor. Selin elinde defterleri merdivenleri çıkıyor ama balkona gelir gelmez yüzünün kıpkırmızı olduğunu ve ağladığını fark ediyoruz. Annemle hızla yerimizden kalkıyoruz, onu oturtuyoruz divana, annem su getiriyor. Selin gözlerini silmek için defterinin arasından mendil çıkarıyor. Bu sırada diğer sayfaların arasından benim için hazırladığı iki banknot para yere düşüyor, hemen alıp bana uzatıyor, “Bugün için.” diyor. Başımı hayır anlamında sallayıp defterin arasına geri koyuyorum. Suyunu içtikten sonra konuşmaya başlıyor: Liseye kaydı kabul edilmemiş, çünkü üst yaş sınırından iki ay büyükmüş, aslında yıl olarak sorun yokmuş ama ay hesabı yapınca böyle olmuş. Müdürle özellikle görüşmüşler ama “Olmaz.” demiş müdür.

“Ben de görüşeyim.” diyorum, ayağa fırlıyorum. “Durun burada.” diyorum annemle Selin’e, içeri koşuyorum, bulabildiğim en şık giysileri giyiyorum, öğretmen gibi görünmeliyim diye aklımdan geçiyor sürekli ve bir de büyük görünmeliyim. O zamanki aklımla dış görünüşün çok önemli olduğuna inanmışım. Topuklu ayakkabılar giyiyorum, hafif makyaj yapıyorum, kumaş pantolon ve gömlek giyiyorum. Balkona döndüğümde annemle Selin şaşkınlıkla bakıyor bana.

Selin’le birlikte hemen yola koyuluyoruz. Neyse ki okul kalabalık değil o saatte, müdürle görüşmeyi başarıyorum, çok net ve düzgün cümlelerle konuşuyorum. İncecik sesim kendimden ve Selin’den öyle emin ki…

Önce hangi üniversitede ve bölümde okuduğumu anlatıyorum, sonra ne kadar zamandır kaç öğrenciye ders verdiğimi ve sonra da Selin’in dersleri nasıl özenli yaptığını, nasıl istekli ve başarılı olduğunu, kendi kazandığı parasıyla ders ücretimi karşıladığını, hiçbir ders gününü kaçırmadığını anlatıyorum. “Yılla ilgili zaten bir sorun yokmuş, bütün belgeleri hazır, kaydını yapsanız lütfen.” diyorum. Ve müdür kabul ediyor! Selin kayıt oluyor. Eve dönüyoruz. Annem de çok seviniyor.

Bir yıl sonra bir gün yolda yürürken uzaktan Selin’i görüyorum, üzerinde okul üniforması, sırtında çantası, yanında arkadaşları var. Sevinçle el sallıyoruz birbirimize.


Ana görüntü, yazarın kimya defterine ait.

Creative Commons Lisansı

Bu eser Creative Commons Alıntı-GayriTicari-Türetilemez 4.0 Uluslararası Lisansı ile lisanslanmıştır.

Kimya Defteri&rdquo için 1 yorum

  1. Selin gerçek adı değil. Olur da denk gelir okursa sevgiler, çok selamlar.

Bir Cevap Yazın

%d blogcu bunu beğendi: