1990'lar

Bütün Emekler

Bir tepenin eteğine kurulmuş olan evimizdeydik. Saat öğlen on iki civarıydı. Yüksek sesli gök gürültüsü içimi ürpertiyordu. Arada kapıya çıkıp yağmuru kontrol ediyor ve annemin “Hava çok bozdu, okulun uzakta, sırılsıklam olursun, en iyisi bugün gitme.” demesini istiyordum. Annemse bir yandan görev yaptığı okulda kendi derslerine yetişmek için hazırlanıyor bir yandan da “Hadi kızım önlüğünü giy, yakalığını tak!” diye bana sesleniyordu. “Ama yağmur?” dedim. “E ne yapalım yağmur varsa? Bir şey olmaz, giyin hadi, geç kalacağız.” dedi.

Eylül ayıydı. Abim ve kız kardeşim sabahçı oldukları için okuldaydılar. Annem evimizin üç, dört yüz metre kadar ötesinde bir okulda çalışıyordu. Benim okulumsa yürüme mesafesi ile evimizden yaklaşık yarım saat kadar uzaklıktaydı. İçimden anneme kızdım. Tabii onun okulu şuracıkta, ben çok ıslanacağım, gelsin kendi yürüsün bakalım bu yağmurda.

Kara önlüğümü giyinmiş beyaz yakalığımı takmıştım. Annemin hazırladığı beslenme çantamı da okul çantama koydum. Annem nar çiçeği renginde takım elbisesini giyinmiş, çok şık olmuştu. Evden çıkmak için kapıya geldik. Aniden büyük bir gürültü ile yağmur şiddetlendi. Annem kapıyı açtığı gibi içeri giren yağmura engel olmak için aynı hızla kapıyı kapattı. “Dinmesini bekleyelim.” dedi. Yine içimden inşallah geçmez diye geçirdim.

Şiddetlenen yağmura dolu eklendi ve düşen yıldırımlar, çakan şimşekler bir anda kıyamet gibi arttı. Pencereye koştum ve heyecanla bağırdım, “Annee, anne, anne… Gel sel olmuş!” Annem kısık sesle bir dua etti  o ara. Onun dua ettiğini duyunca biraz korktum. Yanıma geldi pencereden bakmak için. Tam o sırada yağmura, doluya ve gök gürültüsüne eklenen başka büyük bir ses yükseldi evimizin içinden. Bir yer yıkılmış gibi bir sesti. Arkamızı dönmemizle yatak odasından salona doğru akan seli gördük. Korkuyla bağırıp ağlamaya başladım, annem çamurlu suların içine basarak yatak odasına geçti, ben de onun arkasına geçtim. Durmak bilmeyen ve bir şelale gibi pencerenin camını kıran sel evimize doluyordu. Ne yapacağımızı bilemedik, sadece korkuyor ve ağlıyorduk, annemin bir şeyler başarmasını diliyordum içimden.

Canım annem, çöktü nar çiçeği elbisesiyle salondan akan çamurlu suyun üstüne, “Gitti!” dedi. “Bütün emeklerim, yıllarca çalışıp yaptığım her şey gitti!” diyor, ağlıyordu. Ben kendimi okula gitmek istemediğim, içimden anneme kızdığım için suçlu hissetmiştim. Sanki olanların hepsi benim yüzümden olmuş gibi geliyordu. Anneme sarılmak istiyordum ama sarılamıyordum.

Yağmur şiddettini azalttı bir süre sonra. Mahalleli durumu fark edince evimize doluştular. Ellerinde küreklerle diz boyu yükselen çamuru kazıp atıyorlardı. Annem bir yandan ağlıyor bir yandan da onlara yardım ediyordu. Evimizde ne bir koltuk ne bir eşya hiçbiri kalmamıştı. Hortum tutup yıkadık koltukları. Birkaç gün ev ve kurtarılabilen eşyalar kuruyana kadar komşularımızın evinde kaldık.


Ana görüntü kaynak, Pixabay.

Creative Commons Lisansı

Bu eser Creative Commons Alıntı-GayriTicari-Türetilemez 4.0 Uluslararası Lisansı ile lisanslanmıştır.

Bütün Emekler&rdquo için 1 yorum

  1. Etkikeyici…başarılı bir anlatım…Teşekkürler bizimle paylaştığınız için.

Bir Cevap Yazın

Şenlik sitesinden daha fazla şey keşfedin

Okumaya devam etmek ve tüm arşive erişim kazanmak için hemen abone olun.

Okumaya devam et