Asker bir baba ile öğretmen bir anne, otorite ve şefkatin yan yana olduğu bir aile, tutumlu olmanın erdem olduğu, varlığı belli etmenin ayıplandığı dönemler.
Ağabeyim ile bana tek bir bisiklet alınmıştı, tıpkı ayda bir yayınlanan Milliyet Çocuk Klasiklerinden almaya her ay Kemeraltı’na gittiğimizde sadece bir adet kitap alındığı gibi. Kitabı ilk kim okuyacak kavgalarımızı ve bisiklet sırasını ağabeyime kaptırdıysam sabırsızlıkla nasıl beklediğimi hiç unutamam.
Eğitimli olmalarına rağmen erkek çocukların hâlâ kayırıldığı evimizde ağabeyim ile aramızda hep bir fark vardı. Hem benden yaşça büyük olması hem erkek çocuğu olması nedeniyle onunla yarışmak, hakkım olanı alabilmek için hep mücadele etmem gerekti. Annemin desteğini alabilirim umuduyla duygu sömürüsü yapmak, eğer başka yol kalmadıysa hileye başvurmak ve edepsizlik yapmak zorundaydım. Yaptım da!
İlkokul çağımızda, babam maaşının bir kısmını bir deste beş liralık, bir deste de on liralık banknotlar halinde alır, misafirden misafire girilebilen salondaki beyaz konsolun çekmecesine koyardı. Her gün okula giderken bir adet beşlik bana, bir adet onluk ağabeyime verilirdi. Gerekçe; o benden yirmi iki ay büyüktü ve erkekti. Bu gerekçe beni ne o zamanki yaşımda ne de şimdiki yaşımda asla ikna etmedi. “Aynı ilkokulun aynı kantininden günlük bir simit ve bir gazoz alıyoruz, ben kız olduğum için bana daha ucuza vermiyorlar! ” diye ne kadar ağladıysam da işe yaramamıştı.
Bütün dünya delirmiş olmalıydı! İpleri elime almaya mecburdum. Aldım da!
Her sabah bana verilen beş liranın ardından salondaki konsoldan bir beş lira daha aldım gizlice. Üstelik parayı kendim için de harcamadım, okuldaki arkadaşlarıma gazoz ısmarladım.
İtiraf edeyim ki o kız çocuğunu bugün bile suçlamak mümkün değil benim için, çünkü o kendi adaletini kendi sağladı!
Ana görüntü yazarın albümünden, iki kardeş.
Bu eser Creative Commons Alıntı-GayriTicari-Türetilemez 4.0 Uluslararası Lisansı ile lisanslanmıştır.
Öğretmen anneyle subay babanın ailesinde bile kız çocuk – erkek çocuk ayrımı yapılırsa varın gerisini siz düşünün. Cinsiyet ayrımcılığı, kökü çok derinlerde bir tutum. Yok edilmesi uzun sürecek ama eninde sonunda kadınlar bunu başaracak galiba!
Elinize sağlık Özlem Hanım! Ne iyi ettiniz de yazdınız!