1960'lar

Bitişik Evler Komşular – ♫

Çamaşır yıkadım. Çamaşır suları şimdiki gibi plastik şişede değil, cam şişedeydi o zamanlar. Açarken şişenin ucu kırıldı biraz. Javel marka cam şişe böyle. Kapak iyi tutmuyor. Ola ki Aytün görür diye gittim mutfakta dolaplardan birinin en dibine koydum şişeyi. Aytün bir buçuk, iki yaşında gibi. Aygazın altındaki dolaba koydum hatta. Sen git bul onu orda, kafaya da dik.

Mutfaktan sesler geldi, gittim boğuluyor. Şişe elinde üstü başı çamaşır suyu, yerlere dökülmüş. Hemen cama fırladım: “Muzaffer, Güler, kız çamaşır suyu içti. diye bağırıyorum.

Muzaffer ve Güler en yakın komşularım. Onların da çocukları var, genç anneleriz o zaman. Daracık bir sokakta, bitişik evlerde oturuyoruz.

Muzaffer hastaneye gitmek lazım geldiğini düşünerek hemen Bedriye Hanım’a koşmuş. Bir onların arabası var mahallede. İlker Bey sağolsun çıkardı arabayı hemen. Karı koca geldiler. (O zaman anladım, o gün bana ders oldu, akraban kaç kişi olursa olsun, kim olursa olsun insana en yakını yine de komşusu. Ne para düşündüm o gün, ne kim götürecek, dedim).

Fakat çıkamıyorum evden, eteği üç kere çevirdim, düzünü bulamıyorum. Muzaffer kapıda, Aytün’ü aldı kucağına, ben cüzdanı alıp alıp yerine geri bırakıyormuşum. Muzaffer sonunda “Yürü yürü!” diyerek sürüdü beni kapıya doğru.

Bindik arabaya, hızla gittik hastaneye, Aytün’ün yüzünde kırımızı lekeler belirdi. Ölüyor çocuk. Haydarpaşa Numune’ye gittik. Hemen müdahele ettiler, midesi yıkandı, “Müşahedede kalacak.” dediler. Bir şey olmadı yani.

Babası gelmiş eve. Hava kararmış, tül açık, ışık açık, pencerelere bakmış, bir şeyler var, anlamış. Kapıyı da Muzaffer açmış, (o da diğer kızıma bakmak için bizde kalmıştı). Demiş “Mehmet Bey böyle böyle.” Hemen ters yüz gelmiş hastaneye doğru yola çıkmış Mehmet.

Hastanede müşahededeyken Bedriye Hanım, İlker Bey gitmiyorlardı. Baktım duruyorlar benimle. “Çocuk da iyi… dedim “Gidin siz, Mehmet gelir birazdan herhalde.” “Yok, gitmeyiz.” dediler. Bir, iki oldu bu konuşma aramızda, sonra Bedriye Hanım yanıma geldi, kulağıma fısıldadı:

Mehmet Bey bir şey yapar mı sana? O sebep gitmiyoruz, çok kızar mı?

İlker Bey çok sinirli birisi, kendinden biliyor, kendi gibi biliyor belki de. Gülümsedim, dedim:

Yok yapmaz, öyle biri değil, kızmaz.

Derken geldi Mehmet, odaya girdi, bize baktı: “Hadi geçmiş olsun, ucuz atlatmışız.” dedi. Aytün’e yanaştı, alnına dokundu, sevdi. Benim hatırımı sordu: “İyiyim, bir şey yok.”

Bedriye Hanım ile İlker Bey, “Eh biz gidelim. dediler. Kapıdan geçiriyorum: “Mehmet Bey çok beyefendi biriymiş. diyorlardı.

Anlatan: Ruhsat Sadi
Yaş 72
Ses kayıt süresi: 9 dakika
Temmuz 2020, Edirne


Ana görüntü Üsküdar’da dar bir sokak, bitişik evler.
Fotoğraf: Sevinç Elitez.

Creative Commons Lisansı
Bu eser Creative Commons Alıntı-GayriTicari-Türetilemez 4.0 Uluslararası Lisansı ile lisanslanmıştır.

Bitişik Evler Komşular – ♫&rdquo için 2 yorum

  1. H.Hürriyet

    Gözlerim doldu nedense; dayanışma sözcüğünün henüz duyulmadığı zamanlarda, nefes almak gibi doğal yaşanırmış dayanışma 🙂

  2. Hürriyet, ben bu yazıyı tam da o yüzden aktarmak istemiştim, çok seviniyorum bunu yazdığın için.

    Evet dayanışmanın tercihe, bilince bağlı olmadığı durumlar var, bu örneklerden biri sadece.

Bir Cevap Yazın

%d blogcu bunu beğendi: