Kapının önünde, her biri öteki eşinden ayrı, kimi düz, kimi ters, kimi burun buruna yaslanmış ayakkabı ve terliklere şöyle bir baktıktan hemen sonra hızla içeri girip eskiciye verebileceğim başka bir şey bulmaya çalıştım. Bu telaşımın tek bir nedeni vardı: Dondurma!
İlkokula gittiğim o yıllarda bizim memlekette dondurma yiyebilmenin iki yolu vardı: Ya bir büyüğünle birlikte Dersim merkezde bulunan iki aile çay bahçesinden birinde, uzun kavak ağaçları altında bir masada oturur dondurma sipariş ederdik, ya da mahallemize haftada bir uğrayan Eskici‘ye eskimiş bir çift ayakkabı veya plastikten yapılma başka bir şey verip bir külah dondurma alırdık.
Eskicinin ya da biz çocukların deyimi ile “Dondurmacı”nın haftanın hangi günü mahallemize geleceği belli olsa da geliş saati belli olmaz, geldiğinde alacağı eşyaları toplar, dondurmasını verir, beklemeden de giderdi.
O gün kapının önünde gelişigüzel çıkartılmış ayakkabı ve terliklerde bir şey bulamamıştım ama o dağınıklığın az ötesinde her iki teki yan yana düzgünce konulmuş annemin yeni ayakkabıları gözüme takılmıştı. Kapı önünde istediğimi bulamayınca evin içinde dondurmacıya verebileceğim bir şeyler bulabilmek için divan altlarını, çekmece içlerini, yüklüğün arkasını arıyor ama bir şey bulamıyordum. Ara ara annemin ayakkabıları gözümün önüne geliyordu, ama başımı çeviriyordum.
Aramalarım devam ederken bizim dondurmacının sesini duydum:
-Eskiciii, dondurmam var, Eskiciiiii…
Çok fazla vaktimin olmadığını bildiğimden kapının önüne fırladım. Son bir kez bakıp annemin ayakkabılarını kaptığım gibi dondurmacıya koştum, yanına varır varmaz uzattım. Ayakkabıları elimden aldı ve hiç bir şey söylemeden torbasına attı. O bir şey söylemese de kendimi bir açıklama yapmak zorunda hissettiğimden, “Annem bana kendisi verdi,” dedim. Dondurmayı alıp evimizin arkasında duvar dibine çöküp yedim.
Annemin, ayakkabılarının yokluğunu ne zaman fark ettiğini hatırlamıyorum ama bunu o dönem ev ev dolaşan satıcılara bağladığını hatırlıyorum.
Duygularimin ve gecen zamanlarimin tercümani guzel bir anlatim olmus.Kalemine saglik…
Bu hikayede 80’lerde çocuk olup da ruhumuza dokunan cok sicak detaylar var 🤗
Beni çocukluğuma götürdün çok duygulandım🤗