O akşam aynı zamanda komşumuz da olan sınıf arkadaşımın evine, annemle beraber oturmaya gittik. Bizimle birlikte bir misafir daha vardı, diğer komşumuz Zehra Abla. Biz arkadaşımla bir köşede kendi halimizdeyken, büyükler de bir arada oturmuş çay içip sohbet ediyordu.
Zehra Abla gelirken eli boş gelmemiş. Bizi çağırıp karşısına aldı.
-Kızlar bi gelin bakayım buraya.
-N’oldu Zehra Abla?
-Sizin çantanızda ped var mı?
-Ped mi? Yoo…
-Siz artık büyüdünüz. Yakında “genç kız” olacaksınız, kanamanız olacak. Belki evde, belki okulda, belki başka yerde… O yüzden şimdi bunları alın, çantanıza koyun, hiç eksik etmeyin. Hep yanınızda bulunsun. Tedbirli olun ki zor durumda kalmayın.
Yanında getirdiği küçük poşetlere konulmuş pedleri, okul çantamızdaki gizli bölmelere koymamızı tembih ederek bize verdi. Bu küçük poşetlere hazırlıksız yakalanmıştık. Bir şey söylemedik, konuşma bir an önce bitsin, bu konu kapansın istedik.
Ertesi sabah okula gitmek için arkadaşımla otobüs durağında buluştuk.
-Seninki çantanda mı?
-Hı hı. Seninki?
-Benimki de…
Kendimizi çantamızda “suç aleti” taşıyor gibi hissediyorduk. Bu konu üzerine daha fazla konuşmadan okula vardık, derslerimize başladık.
Daha günün başlarındaydık ki ders ortasında birden sınıfın kapısı açıldı. Müdür yardımcısı ve rehber öğretmen yanlarında birkaç öğretmenle birlikte içeri girdiler. Bizden hiçbir şeye dokunmadan kalkıp tahtanın önüne çıkmamızı istediler. Dedikleri gibi yaptık. Bütün sınıf tahta önündeydi, öğretmenler tek tek çantaları aramaya başladılar. Arkadaşımla birbirimize baktık. Kıpkırmızı olmuştuk, “suç aletlerimiz” bulunacak da rezil olacağız diye korkuyorduk. Başımız önde saatler gibi gelen dakikaların geçmesini bekledik. Çantalar karıştı, karıştı, karıştı… Onlar karıştıkça biz kızardık. Arama bittiğinde öğretmenler çantalarda sigara olmadığını söyleyip çıktılar!
İkimiz de ilk “genç kızlık” sancımızı o gün o tahtanın önünde, aynı anda yaşadık.
Ana görüntü kaynak
Bu eser Creative Commons Alıntı-GayriTicari-Türetilemez 4.0 Uluslararası Lisansı ile lisanslanmıştır.
İlk okuduğumda Zehra Ablayı çok sevmiştim sonra düşündüm ki aslında yardım etmek isterken çocukları biraz da sıkıntıya sokmuş. Yazarı ne der bilmem ama çocuklara sürekli bir şeyler öğretmeye çalışmak belki de o kadar iyi bir şey değil, ne dersiniz?
Bu anıyı anneme hatırlattım. “Zehra’nın aklına gelmiş de bizim aklımıza neden gelmemiş ki?” dedi. Bence bunu annemle konuşmalıydım. Neden Zehra ablayla konuştuk ikimiz de bilmiyoruz.