Ergenliğimden beri memelerimle barışamadım bir türlü. Yaşıtlarıma göre memelerim hep daha büyük oldu. Belki de ben gözümde büyütmüş olabilirim. Ama hiç denemeden sutyen almayı çok isterdim.
Bir defa İtalya’da sokak satıcısından bikini üstü almıştım. Kadınla İngilizce konuşamayınca birden bikiniyi göğsümün üstüne tutuverdi. Oldu bu diyip bikiniyi elime tutuşturdu. Bir yabancının, kadın da olsa göğsüme dokunması rahatsız etti beni, gerçi doğru bedeni bulmak için mecbur denemek lazım. O kadın dokunarak da olsa bu sorunu çözmüştü.
Bu olayın üstünden yıllar geçti. Hollanda’da kralın yaş günü kutlanacak. Şehrin merkezinde insanlar stantlarını açıp aklınıza gelebilecek her şeyi satabiliyorlar. Özellikle çocuklar oyuncaklarını satıyorlar. Ben de artık bana büyük gelen veya kullanmadığım giysilerimi satmak istedim. Aralarında sutyen ve bikini üstü de vardı.
Bir kadın geldi. Yanında da üç çocuk var. Önce takılarımdan aldılar. Küçük kız kendi harçlığıyla alışveriş yaptı, galiba bir başarısını kutluyordu. Bu arada ben, tezgâhımdan herhangi bir şey alana çatal iğneye takılı nazar boncuğu takıyordum, ona da aynısını yapınca epey sevindi.
Başka stantlara yönelen anne ve çocuklar bir süre sonra yeniden göründüler. Bu kez anne benim satmak için astığım kıyafetlerime bakıyordu. Tabii satış sokakta olunca yine İtalya’daki gibi mecburen sokakta deneyebilirsin. Bikini üstünün etiketini sökmüşüm. Kadınla memelerimize bakıp acaba olur mu olmaz mı diye anlamaya çalışıyoruz. Sonra kadına istersen direkt üstüne takıp bakabilirsin diyince biraz tereddüt etti. “Acaba uygun olur mu sokak ortasında?” diye düşündü galiba. Sonra da tişörtü çıkartıp atletinin üstünden hop diye giyiverdi. “I don’t care!”[i]aman nolacak! dedi. Valla üstüne oldu, beraber kahkaha attık.
Bundan cesaret alınca başka bir yazlık elbise daha denettim kadına. Yanına da hırka ve şapka kombini yaptım. Birden kadının stilistliğini yapmaya başlamıştım. Kendi kıyafetlerimi onun üstünde daha çok beğendim. Ben İtalya’daki pazarda bikiniyi üstüme takan ‘o kadın’ oluvermiştim. Ufacık bir hadi demeyle ikimizin de sokakta yargılanma korkusu gidivermişti.
Doğrusunu söylemek gerekirse hâlâ tanımaya çalıştığım Hollanda kadınlarında da benzer bir yargılanma korkusunu görmek beni onlara daha yakın hissettirmişti.
Sahi siz hiç sokakta sutyen denediniz mi?
Bu eser Creative Commons Alıntı-GayriTicari-Türetilemez 4.0 Uluslararası Lisansı ile lisanslanmıştır.
↑i | aman nolacak! |
---|
Nerdeyse bir devrim bu Türk Kadını için. her zaman aldığım sutyen markası olağanüstü zam yaptığında çok kızmıştım. Orjinal Parfüm kullanmayı da bu nedenle bırakmıştım. Sıra sutyendeydi. Edirne’de cuma günleri kurulan, genellikle de Yunan, Bulgar ve Rus kadınların satış yaptığı sosyete pazarına gittim ilk cuma. Rus bedenleri bizimkilere uymuyordu, Satıcı kadın al bir dene dedi. Bluzumun üstünden taktım sıkıla sıkıla, olmadı, bir beden büyüğü olsun dedim, verdi. Onu da denedim, o da olmadı. Ben ben bu işten memnun kaldım. Oracıkta bir tabu yıktım, kendi tabumu.